22 Kasım 2012 Perşembe

Terapi ve Terapi Çeşitleri

Sponsorlu Bağlantılar:

TERAPİ
Terapi nedir sorusunun cevabı kısaca; Bir hastalığın tedavisi için alınan önlemlere terapi denir olarak tanımlanabilir. Yunanca hizmet, bakım sözcüğünden kaynaklanmıştır.

Aslında 4 şekli vardır. Fakat o kadar çok dalları vardır ki, insanın hepsini birden hatırında tutması olanaksız gibidir. Sürekli olarak da yeni şekiller eklenmekte ve terapi dallarının uzantısı giderek daha yayılmaktadır.

1- Spesifik terapi (Hastalığı hedef alır),
2- Spesifik olmayan terapi (Genel iyileşme kuramlarının uygulandığı önlemler),
3- Nedensel terapi (Hastalığın nedeni hedef alınır),
4- Semptomatik terapi (Ağrıların dindirilmesidir).
En önemli terapi şekilleri şunlardır:
Vücut ısısı artıran terapi: Vücudun savunma gücünü güçlendirmek için uygulanan ve vücut ısısını artıran terapi şeklidir.

Hormon terapisi: Günümüzde hormon ve hormon benzeri maddelerle uygulanan terapi büyük önem kazanmıştır. Bu maddelerin genetik tekniği ile üretilmesi terapinin değerini daha da arttırmıştır. Hormon terapisi, kadınlarda kısırlık, değişiklik yılları (menopoz) şikayetlerinde önemli bir rol oynar. (Estrojeri), şeker hastalığı tedavisinde, ensülin, keza tiroid bezleri rahatsızlığında, thyroxin şeklinde uygulanmaktadır.

Soğutma terapisi: Hastalık veya yaraları soğukla tedavi etmeye bu isim verilir. Romatizma, yanık, şişme gibi hallerde çoğu kez soğuk ilk yardım önlemidir. Ameliyatlarda sıvı azot ile eksi 196 dereceye kadar soğutulmuş sondalar ve neşterler kullanılır.

Lazer terapisi: Lazer ışınlarının odaklaştırılarak hastalık nedeninin ortadan kaldırılmasına bu isim verilir. Kadınlarda yapışık yumurta kanalı, lazer ile açılabilir. Safra taşlarının da lazer ile parçalanması mümkün olmuştur. Gözün ağ tabakası da göz ameliyatlarında lazer ile yapıştırılabilmektedir.

Manyetik alan terapisi: Her şeyden önce kemik kırıklarında manyetik alan tedavisi önemli bir rol oynamaktadır.

Sinirsel terapi: Yaklaşık 20 yıllık bir geçmişi vardır. Ve doğal yöntemlerden kaynaklanmaktadır. Vücudumuz her tarafından bir sinir ağı ile sarılmış bulunmaktadır. Bunların merkezinde merkezi sinir sistemi bulunur. Merkezi sinir sistemi tüm dokuların sürekli olarak normal bir gerilim içinde tutulmasını sağlar. Yerel bir değişiklik (Örneğin yaralanma) sinir ağları içerisinde bazı gerilim değişikliklerine yol açabilir. Bunun etkisiyle daha uzak bir kısımda sürekli gerilim hissedilebilir. Rahatsız olan kısma bir ilaç enjekte edilir buradan hareket eden sinirler devreden çıkarılırsa o saniyede uzakta oluşturduğu gerilim de ortadan kalkar.

Anjin, astım ve bel kemiği rahatsızlıklarında sinirsel tedavinin şaşırtıcı başarıları izlenmiştir.

Oksijen terapisi: Oksijen önemli bir enerji kaynağıdır ve vücudumuzun metabolizmasında önemli bir rol oynar. Vücuda solunum yollarıyla girer. Oksijensiz kalan insan, birkaç dakika için boğularak ölür. Oksijen sıkıntısının hissedildiği, solunum durması, akciğer ve kalp rahatsızlıkları, dolaşım rahatsızlıkları gibi hallerin her şeklinde hastaya oksijen verilir. Oksijen bazen basınç odasında, özellikle damar hastalıkları, zehirlenme gibi hallerde de kullanılır.

Kronik akciğer hastalıkları gibi hallerde oksijenin uzun süre kullanılması gerekebilir. Böylece kanın oksijen sağlaması mümkün olur. Bu tedavi günde 12 saat oksijen verilmesini gerektirebilir. Oksijen tedavisi, yaşlı insanlarda zindeleşme kürlerinde kullanıldığı gibi, kalp hastalıkları, dolaşım rahatsızlıkları ve tümör rahatsızlıklarında da yararı görülmüştür.

Işın terapisi: Işın terapisi iyi huylu ve tümörler ile ekseri de kötü huylu kanser tümörlerinin tedavilerinde radyoaktif ışınlar kullanılarak gerçekleştirilir.

Isı terapisi: Tıpta'üşütme, enfeksiyon, sırt ve kas ağrıları ile genellikle tümör tedavisinde kullanılır.