30 Eylül 2011 Cuma

Doğum Kontrol Hapı Kullanan Hamile Kalır Mı?

Sponsorlu Bağlantılar:

Doğum kontrol hapları günümüzde 21 adet tabletlik ve son zamanlarda 28 adet tabletten oluşan formu da bulunan içinde östrojen ve progesteron hormonlarının birlikte bulunduğu ilaçlardır. Bunlara doğum kontrol hapı diyoruz. Doğum kontrol haplarının tek kullanım amacı gebelikten korunmak değildir. Doğum kontrol hapları aynı zamanda adet düzenleyici olarak, tüylenmeden korunmak amacıyla hem de bazen de yumurtalık kistlerinden korunmak amacıyla kullanılabilir. Bunun dışında adet sancısını ve adet kanamasını azaltmak amacıyla da kullanılmaktadır. Adet kanamasının ilk günü ilk kutu başlanır ve günde bir adet alınır. Bu günde bir adet alınan ilaç sabahta alınabilir akşamda fakat dikkat edilmesi gereken bir gün öncesinden farkı en fazla 4 saat önce veya sonra olmalıdır. Yani bir gün önce saat 15:00 de attıysak hapı, ertesi gün saat 11:00 den sonra ya da saat 19:00 olmadan önce atmalıyız. İlk günlerde bulantı sorunu yapabilir ama vücut ilerleyen günlerde buna alışır. Bu tür haplara mutlaka doktorun da tavsiyesini alarak başlamak gerekir. Çünkü içerisinde hormon bulunmaktadır. 21 günlük tabletler bittiğinde diğer kutuya geçmek için 7 gün ara verilmelidir. 28 günlük tabletlerde ise ara verilmesi söz konusu değildir. 28 günlük tabletlerde her gün alınmalıdır. Bu verilen arada adet kanaması, 21 günlük kullanımdan sonra 2. veya 3. günü başlar. Adet kanamasının başlayıp başlamaması önemli değildir. 7 günlük aradan sonra biz diğer kutuya geçiyoruz. Doğum kontrol hapının etki mekanizması yumurtlamayı devre dışı bırakmaktır. Doğum kontrol hapı kullandığınız anda yumurtlama olgusu devre dışı olur ve gebelik riski ortadan kalkar. Gebelikten koruma oranı %99,8 gibi yüksek bir orandır. Doğum kontrol yöntemleri arasında en yüksek başarıya yakalayan yöntemdir. Özellikle doğurgan kadınlarda gebeliğin durdurulması için çok önemli bir yere sahiptir.

Aramalar: doğum kontrol hapı nedir, doğum kontrol hapında ne bulunur, doğum kontrol hapı ne işe yarar, doğum kontrol hapının özellikleri

Ertesi Gün Hapı Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Ertesi gün hapı, doğum kontrol yöntemlerini kullanmayan kadınların korunmasız bir ilişkiden hemen sonra kendi başlarına eczaneden rahatlıkla alıp kullanabilecekleri bir ilaçtır. Buna ertesi gün hapı denmesinin nedeni genelde cinsel ilişkinin gece olması ve gece eczanelerin kapalı olmasından ertesi gün sabah bu ilacın temin edilip kullanılmasıdır. Bu hap içerisinde ki çeşitli yüksek hormon oranları sebebiyle ilk 72 saat içerisinde kullanıldığı zaman korunmasız ilişkiden kaynaklanan gebelik riskini kaldırdığı varsayılır. Bu ilacın yaptığı etki, rahim iç tabakasını gebeliğe elverişsiz hale getirmektir. Ertesi gün hapı gebelikten korunmak amacıyla alınan bir ilaç olduğundan bu sırada rahim iç tabakası gebeliğe göre düzenlenmişse, yani yumurtlama olmuş ve yumurtanın spermle birleşmesi beklenirken burada ki gebeliğe elverişli ortamı bozar. Ayrıca spermlerin rahim içerisine gitmesini sağlayan mekanizmayı da bozar. Bu hapın bu iki gebelik fonksiyonunu ortadan kaldırdığını düşünmekteyiz.

Aramalar: ertesi gün hapı ne demektir, neden ertesi gün hapı denir, doğum kontrol hapına niçin ertesi gün hapı ismi verilmiştir.

Menopozda Kadında Nasıl Değişiklikler Olur?

Sponsorlu Bağlantılar:

Menopoz döneminde yumurtalıklarda yumurta kalmadığı için ve vücutta kadınlık hormonu östrojeni üreten organ da yumurtalık olduğu için menopozdan sonra vücutta östojen (kadınlık hormonu) kalmaz. Östrojen diğer bir hormon olan progesteronu da üretir. İki hormonunda vücutta eksiklikleri bir çok problemlere yol açabilmektedir. Bunlardan ilki kemiklerde erimedir. Yine kalp hastalıklarında artış, ateş basması, sıkıntılar, sinirlilik ve yorgunluk hali, depresyona eğilim gibi bir takın sıkıntılar ortaya çıkabilir. Menopozda rahim içi dokusunda incelmeler, cinsel ilişki sorunları ortaya çıkabilmektedir. Tüm bu saydığımız sıkıntılar menopoz döneminde ortaya çıkabilen semptomlardır.

Aramalar: menopoz döneminde kadında ne tür değişimler olur, menopozda kadınlarda nasıl değişiklikler başlar, menopoz kadınları nasıl etkiler, menopozdaki bir kadının durumu nedir, menopozda vücutta değişiklikler

Kısırlık Nedir? Kadında Kısırlık Neden Olur?

Sponsorlu Bağlantılar:

Kısırlık bir yıl içinde çiftin düzenli cinsel ilişkiye rağmen gebeliği yakalayamamasıdır. Kısırlıkta kadın faktörü yaklaşık olarak %40-50 civarlarındadır. Geri kalan %40-50 lik oran da erkeğe ait sorunlardandır. Kadınlarda kısırlığın en önemli sebeplerini sayacak olursak;

1. Yumurtlamama: Geç yumurtlama veya hiç yumurtlayamama olarak görülür.
2. Tüplerin tıkalı olması: Türlerin tek tarafılı veya çift taraflı tıkanıklığı
3. Endometriyoz: Çikolata kisti hastalığı,
4. Kadında rahim bozukluğu olması: Yani rahimde yer işgal eden bir lezyon bulunması. Miyom, polip olabilir veya rehimde şekil bozukluğu olabilir. Rahim tabakasında geçirilmiş bir kürtaja veya enfeksiyona bağlı yapışıklık olması.

Bunlar en kısırlık faktörlerinin en önde gelenleridir. Kadınlarda ve erkeklerde vakaların %15-20'sinde kısırlık nedeni bilinememektedir. Bu tip vakalarda normal testler ile kadında ve erkekte bir sorun bulunamamaktadır. Bu tip durumlara açıklanamayan kısırlık denmektedir.

Aramalar: kısırlık nedir, kadınlarda kısırlık nedenleri, bayanlarda kısırlık, kadında kısırlık neden oluşur

Hamileliğin Son Ayında Anne Karnında Bebek Ne Durumda Olur?

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelik 9 ay değil, 9 ay 10 gündür. Son ay dediğimiz 36 ve 40 hafta arasıdır. Son ayda annenin doğum şeklinin ne olacağı belli olur. Doktorların önerisi, anne de veya bebekte anormal bir durum yoksa çoğunlukla normal doğum olmaktadır. Normal doğum yapabilecek anneler bu son ayda yavaş yavaş bebeklerinin doğum kanalına ilerleyişini gözlemleyeceklerdir. Bazen rahim kasılmaları olabilir. Bundan kesinlikle korkmamaları gerekir. Bu hamilelikte olağan bir durumdur. Olağan olmayan ve anne adayının doktora başvurmasını gerektiren durumlar şunlardır:

1. Düzenli olarak 10 dakikada 3 kez giren ve 45-50 saniye kadar süren kasılmalar olursa.
2. Kanama olursa
3. Bebeğin hareketlerinde azalma olursa
4. Su veya nişan gelme durumu olursa

Sezaryen kararı alınmışsa 37,5 ile 39. hafta arasında belirli bir planlamayla olur. Sezaryen veya normal doğum hangisi olursa olsun eğer doğum hastanede yapılıyorsa anne adaylarına epidural doğum şansını kullanmaları önerilir. Epidural yöntemde belden uyuşturularak doğum gerçekleştirilir. Sezaryende anneyi uyutmadan tam anesteziyi sağlamak için, normal doğumda ise 10 cm rahim açıklığı sağlanana dek sancıyı azaltmak amacıyla kullanılan modern bir yöntemdir. Bu yöntem ülkemizdeki anestezi uzmanları tarafından iyi bilinmekte ve uygulanmakta olduğundan anne adaylarının epidural anesteziden korkmasına gerek yoktur. Hastanelerde de sıklıkla yapılmaktadır. Eğer doktor tarafından sezaryen kararı alınmışsa bunu tartışmamak gerekir. Ülkemizde sezaryen oranlarının yüksek olmasından hep şikayet edildiğini biliyoruz fakat unutulmamalıdır ki doktorun tek amacı bebeği annesine sağlam bir şekilde teslim etmektir. Bunun başka bir amacı yoktur.

Aramalar: gebeliğin son ayından neler olur, hamileliğin son ayında bebek ne durumdadır, hamileliğin son günlerinde anne karnındaki bebeğin durumu nasıldır.

29 Eylül 2011 Perşembe

Mide Yanması İçin Ne Yapılabilir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Mide yanmasının anlık ve uzun süreli tedavisi için pek çok ilaç mevcuttur. Bunlardan bu alanda klasik olarak bilinenler asidi nötralize edebilecek süt veya asitli olmayan sıvı türde içeceklerdir. Yine mide yanmasına hızlı etki edebilen antiasitli emme pastilleri kullanılabilir. (Rennie gibi). Daha uzun süreli etki için kullanılan ilaçlar daha çok histamin blokerleri ya da proton pompa inhibitörleri değidiğimiz tarzda geniş spektrumlu pek çok ilaç bulunmaktadır. Antiasit özellikli ilaçların uzun süreli kullanımları vücuda ciddi bir sıkıntı teşkil etmez. Bu tür ilaçlar vücuttaki asit-alkali dengesini bir miktar bozabilirler fakat bu tarz etkileri nadiren görülür. Antiasitler için en büyük sıkıntı etki sürelerinin 1-2 saatle sınırlı olmasıdır. Bunun sonucunda özellikle uyurken her hangi bir korumanın olmamasıdır. Yer çekiminin azalmasından dolayı reflü şikayeti daha da artar. Uyurken yemek borusu savunmasız kalmakta ve yemek borusunda hasar oluşabilmektedir. Aramalar: midede yanmayı nasıl rahatlatırız, mide yanması nasıl engellenir, mide yanmasında ne yapılmalıdır, mide yanmasını önlemek, midede yanma olması

Mide Yanması Niçin Olur?

Sponsorlu Bağlantılar:

Mide yanmasına neden olan gıdalar genellikle yemek borusuyla midenin birleştiği yerdeki kasın gevşemesine yol açan gıdalardır. Bu tip besinler insandan insana değişmekle birlikte genelde bilinenler domates, sarmısak, soğan, baharatlar ve baharatlı yiyecekler, kızartma türleri ve bazende nane ve çikolata mide yanmasına neden olabilir. Mide yanmaları çok sık görülen rahatsızlıklardandır. Mide yanması rahatsızlığı günlük hayatı etkiler. Günlük hayatın kalitesini düşürür ve sosyal hayatımızı bozabilir. Bu, mide yanmasının çok sık görülmesi veya ağrılı geçmesi nedeniyle olabilir ya da mide yanmasının yan etkilerinden olan yemek borusunda yara oluşması, bu bölgedeki bir yaranın oluşup darlığa sebep olması gibi nedenlerden olabilir. Ayrıca bu bölgedeki mukozanın değişerek kansere doğru ilerlemesi ile de daha ciddi şikayetlerle mide yanması görülebilir.

Aramalar: mide yanmasının nedenleri, midede yanma olması, midenin yanması neden olur

28 Eylül 2011 Çarşamba

Bebeğin Gazını Nasıl Çıkarırız?

Sponsorlu Bağlantılar:

Bebeğin gazını çıkarmanın en kolay yolu bebeğimizi emzirdikten sonra bebeği kaldırmakla olur. Anne bebeğini emzirdikten sonra göğsünü kapatıp kucağına yatırarak zaman kaybettiğinde bebeğin gazı sindirim sistemine geçmeye başlar. Bu sebepten dolayı bebek anneyi emmeyi bıraktığı an bebeği hemen anne veya baba omzuna yatırmalıdır. Burada dikkat edilmesi gereken husus bebeğin karnı annenin veya babanın omuzuna tam oturmuş olmalıdır. Yani bebeğin kafası değil midesi omuza gelmeli, bebeği yukarıda tutmalıdır. Bu şekilde yatırdıktan sonra omzumuza yatırdığımız taraftaki elimizle bebeğin sırtına bastırıp bebeği sabit tutarız ve diğer elimizle tokat şeklinde avucumuzu açarak bebeğin poposuna hafifçe altta yukarı doğru vururuz. Bu teknik iyi anlaşılırsa annenin, bebeğinin gazını çok kolay bir şekilde çıkarmasını sağlar. Teknikteki tutuş aşağıdaki fotoğrafta görülmektedir. Bu şekilde tutup alttan vurarak mutlaka iki kez gaz çıkarmasını sağlamalıyız.

bebeğin gazı nasıl çıkar

Bebeğin gazını çıkarmadan önce anne omuzuna temiz bir bez veya tülbent koymalıdır. Bunu koymamızın nedeni bebeğin ağzı annenin omuzuna değeceği için bebeğin ağzına toz girmesini önlemektir. Bu şekilde gazını çıkarttıktan sonra bebek emdiği fazla sütü kusarak çıkartabilir. Bu normal bir durumdur. Çünkü bebek ihtiyacının fazlasını emmiştir. Annenin böyle bir durumda bebeğinin hastalandığını düşünerek endişeye kapılmasına gerek yoktur.

Aramalar: bebeğin gazını çıkartma , bebeğin gazı nasıl çıkarılır, bebeğin gazı nasıl alınır, çocuğun gaz sancısı nasıl giderilir

Bebeklerde ve Çocuklarda Banyo Suyu Sıcaklığı Ne Olmalıdır?

Sponsorlu Bağlantılar:

Banyo suyu sıcaklığını genelde anneler kontrol eder. Suyun sıcaklığı vücut ısısına uygun bir ısıda olmalıdır. Elimizi suya dokundurarak elimizin yanmayacağı bir sıcaklıkta suyun sıcaklığını ayarlarız. Çocuklarda ve bebeklerde elimizi suya dokundurduğumuzda ki sıcaklık hassasiyetinden suyun banyo için ne kadar sıcaklıkta olması gerektiğini anlayabiliriz. Banyo yaptırırken çok soğuk su kullanırsak bebeğimiz veya çocuğumuz bundan kötü şekilde etkilenir ve hasta olur. Soğukla oluşan hastalıklar ortaya çıkabileceği gibi çocuğun suya karşı daha olumsuz yaklaşmasına neden olabilir ve çocuğu banyo alışkanlığından soğutabilir. Bebeğimizi çok sıcak suyla da banyo yaptırmamalıyız. Suyun sıcaklığı en fazla, elimizi suya değdirdiğimizde elimizi yakmayacak kadar sıcak olmalıdır.

Aramalar: bebeklerde banyo suyu sıcaklığı nasıl olmalıdır, çocuklardan banyo suyu ne kadar sıcak olmalı, bebeğin banyosu için su ısısı nasıl olmalı

27 Eylül 2011 Salı

Kefirin Sağlığa Faydaları Nelerdir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Beyazımsı renkte, karnabahar görünümünde, bezelye ve nohut büyüklüğünde tanelerden meydana gelen kefir mayası nihayetinde süt şekeriyle birleşerek süt asidini oluşturur ve sütün katılaşmasıyla birlikte oluşmaktadır. Özellikle kafkaslar bölgesinden sık olarak tüketilen kefir bir çok sağlık sorununun karşısında şifa iksiri olarak görülmektedir. Kafkas insanlarının uzun yaşamalarının sırrı kefire bağlanmaktadır. Kefirin içerisinde bulunan mikroorganizmalar prebiyotik denilen türdendir. Yani bağırsak floramızda bulunan zararlı bakterilerin vücuttan atılmasına ve yararlı bakterileri korunmasına yardımcı olur. Bu nedenle fonksiyonel besin olarak tanımlanır. Sağlığın kazanılmasında ve sürdürülmesinde kullanılan besinlerden biridir. Özellikle iştahsızlık, uykusuzluk, üst solunum yolu enfeksiyonları, astım, bronşit ve özellikle alerjik problemleri olan hastalarda kullanılması tavsiye edilmektedir. Sindirim sistemine ve bağışıklık sistemine çok büyük faydalar sağlar. Bağırsak işlevlerini düzene sokar ve kabızlık gibi sorunlara karşı büyük fayda sağlar. Piyasada meyve aromalı ve light türleri bulunmaktadır. Mümkün olduğunca ev yapımı kefirlere yönelmeliyiz. Bunun yanı sıra şeker hastalığımız varsa meyveli ve diğer şekerli türlerden kaçınmalıyız.

Aramalar: kefirin faydaları nelerdir, kefir ne işe yarar, kefir yararlımıdır, kefir tüketmenin faydası nedir

Peynirin Faydaları Nelerdir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Süt ile peynir mayasının karıştırılmasıyla elde edilen peynir, yine sütte bulunan kalsiyum, protein ve sütte bulunana diğer vitamin ve minerallere aynı oranda sahiptir. Fakat ek olarak içermiş olduğu karbonat genelde peynir alt suyuna geçtiği için daha çok proteinden ve yağdan zengindir. Bu açıdan günlük peynir tüketimimizde mümkün olduğunca sarı renkli olan peynirlerden kaçınmak yağ tüketimini azaltmak amacıyla doğru bir hareket olacaktır. Beyaz peynirde bile yarım yağlı veya yağsız peynir tüketilmesi yağ alımını azaltmak için faydalı olur. Sütün sahip olduğu besin değeri aynı değerde peynir de vardır. Yaklaşık olarak iki kibrit kutusu büyüklüğündeki peyniri bir bardak süte veya bir kase yoğurda denk gelir. Günlük süt ihtiyacımızın da 2-3 bardak olduğunu göz önünde bulundurursak kahvaltı da 1-2 kibrit kutusu büyüklüğünde peynir tüketmek günlük ihtiyacımız olan kalsiyumu karşılayacaktır. Bir diğer önemli nokta peynirin içermiş olduğu kolesterol miktarıdır. Peynir hayvansal kaynaklı bir besin olduğu için eğer kolesterol problemimiz varsa mümkün olduğunca kaşar peyniri, tulum peyniri gibi yağlı peynir türlerinden kaçınmalıyız. Bunun yerine yağsız beyaz peynir veya yağ oranı az olan light labne peynirlerden kullanabiliriz. Lor peyniri de besleyici ve ucuzdur. Bizde ihtiyacımız doğrultusunda kendi bünyemize uygun peynirlerden tüketmeliyiz.

Aramalar: peynirin yararları nelerdir, peynirin faydası nedir, peynirde hangi vitaminler bulunur, peynirin vücuda faydaları nelerdir

26 Eylül 2011 Pazartesi

Parmak Çıtlatmanın Zararı Varmıdır? Parmak Kütletmek

Sponsorlu Bağlantılar:

Birçok kişinin sandığının aksine parmak çıtlatmanın zararı yoktur. Uzun süren araştırmalar sonucunda, parmak çıtlatmanın erken artroza ya da eklem kireçlenmesine sebep olduğuna dair bir kanıt görülememiştir. Yalnız şu gerçeğe dikkat etmek gerekir ki parmak çıtlatan insanların kavrama gücü çıtlatmayan insanlardan %25 gibi bir oranda daha azdır. Fakat parmak çıtlatan insanların gücünün az olması konusu tartışılan bir konudur. Parmak çıtlatmak uzun dönemde eklem gevşekliğine neden olur diye bir görüş daha vardır ama bu da doğru değildir. Parmak çıtlatmanın düşünüldüğü gibi çok ciddi bir zararı yoktur. Kişiler bunu parmaklarındaki ağrıyı ya da uzun süre yazı yazan insanların yazıcı krampı dediği ağrılarını geçirmek için yaparlar. Bu kütletme (çıtlatma) kişinin parmaklarında kireçlenmeye ya da form bozukluğuna neden olmaz.

Aramalar: parmak çıklatmak zararlımıdır , parmak çıtlatma faydalımıdır , parmak çıtlatmanın zararı var mıdır , parmak kütletmenin sakıncası varmı

Boyun Kütletmek Zararlımıdır?

Sponsorlu Bağlantılar:

Boyun kütlemesi boyunda ki kireçlenmeye bağlı seslerden kaynaklanır. Boyun kütlemesi muhtemelen atraftaki artroz denilen boyun kireçlenmesinin bir nedenidir. Ancak bu yapılan boyun kütletme hareketi kasları gevşeteceği, spazmı çözeceği ve rahatlık hissi vereceği için yapılmasında sakınca görülmemektedir. Eğer kişide boyun fıtığı yoksa boynun hareketsiz kalmasından ziyade boynu hareket ettirerek, hareket sağlanması daha akıllıcadır. Bu sebeple boyun kütletmenin ya da boyundan ses çıkartmanın hiçbir zararı olmamaktadır. Zaten boynunda problem olan insanların belirli zamanlarda boyunlarını hareket ettirmesi, boyun kaslarının güçlenmesine ve boyun çevresindeki dokuların sağlamlaşmasına yardım eder. Bu yönlerden bakıldığında boyun kütletmenin olumlu bir katkısı vardır. Boyun kütletmek veya boyun hareketleri yapmak yalnızca kişinin kendisi tarafından yapılması gerekir. Başkasının boynumuzda yapacağı hareketler ve kütletmeler ciddi sakatlıklara meydan verebileceği gibi dokulara herhangi bir fayda da sağlamayacaktır. Boyun üzerindeki kas desteği çok da sağlam değildir ve unutulmamalıdır ki boyun üzerinden 7-8 kg ağırlığında bir kafayı taşır. 7-8 kg lık kafanın başkasın tarafından bilinçsizce hareket etmesi ciddi sorunlar doğurabilir. Bu tür hareketleri kişi kendi yapmalı ya da bir fizyoterapist veya doktor yardımıyla yapmalıdır. Bu hareketleri yaparken kesinlikle ani hereketler yapılmamalıdır. Kuvveti yavaş yavaş arttırmak suretiyle harekette yavaşça yapılmalıdır.

25 Eylül 2011 Pazar

Kulak Çınlamasının Nedeni Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Tinnitus yani kulak çınlaması araştırıldığında nedeni bulunabilen ve tedavi edilebilen rahatsızlıklardandır. Bunlarla tedavide sıkıntı çekilmez fakat projektif tinnitus denilen kişinin sadece kendisinin hissettiği çınlamalar daha karmaşık ve tedavisi zordur. Kulak çınlamalarının nedeninden bahsederken tüm dahili nedenlerden bahsedilebilir. Kan hastalıkları, tiroid fonksiyon bozuklukları, demir eksikliği, folik asit eksikliği, böbrek yetmezliği gibi nedenler kişide kulak çınlaması olarak bir belirti verebilir. Gürültüye, ani işitme kayıpları, iki kulak arasında %20 lik ses şiddeti farkı olduğunda kulak çınlaması olabilir. Bazı doğumsal işitme sorunları kulak çınlamasına neden olabilir. Stres, kişide hem denge kaybına hem de çınlamaya neden olabilir. Boynumuzla ilgili bazı servikal sorunlar çınlamaya sebep olabilir. Alkol, sigara ve fazla kafein tüketimi de kulak çınlamasına neden olabilir. Kulak çınlaması şikayeti ile bir hasta doktora başvurduğunda öncelikle kulağın yapısıyla ilgili bir sorun olup olmadığı kontrol edilir. Daha sonra geniş çaplı arama ve tarama tetkikleri yapılır. Bu tetkiklerde kolesterolün, trigliseridin, kandaki ürenin veya kreatininin yüksek olması görülmesi bile kulak çınlamasına neden olabilir. Tetkik sonuçlarında yüksek çıkan parametreleri düzeltmeye yönelik tedaviye geçilir. Bu düzeyler düşürülmesine rağmen sorun devam ederse doktor tarafından tedavide strateji değiştirilir.

Aramalar: kulak çınlaması neden olur, kulak çınlamasına ne sebep olur, kulak çınlamasının nedenleri nelerdir

24 Eylül 2011 Cumartesi

İdeal Tansiyon Ölçüsü Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Yapılan araştırmalarda bir kişinin kan basıncı hangi değerlerde olursa, daha uzun ve daha sağlıklı yaşayabileceği belirlenmiştir. Bu tansiyon değeri genelde 12 'ye 8 diye bilinir. Yani 120 mm cıva kalbin kasılma anında 80 mm cıva kalbin genişleme anında ölçülen ideal değerleridir. Dikkat edilmesi gereken bir nokta ise tansiyonun kişiden kişiye değişiklik göstermesidir. Tansiyonu 100 'e 60, 100 'e 50 ye kadar düşen hatta 90'a, 60'a, 50'ye kadar düşen veya 13'e 8'e kadar yükselen tansiyon değerleri de normal kabul edilir. Bilhassa yüksek tansiyonda mutlaka kan basıncını normal değerlere düşürmek gerekir. Bu kan basıncının kalbe ve diğer organlara verdiği zararların ortadan kaldırılabilmesi için gerekir. Düşük tansiyon(hipotansiyon) sınırımız genellikle eğer organ kanlanmasına yetecek düzeyde bir kan basıncı varsa. kişinin hayatını sürdürürken vücut aktivitelerini etkilemiyorsa buna pek müdahale etmek gerek görülmez. fakat kişinin normal hayatını etkiliyorsa, organların kanlanmasını etkileyecek gibi bir düzeye inmişse veya altta yatan başka bir etken var ise bu rahatsızlık tedavi edilir.

Aramalar: tansiyon kaç çıkarsa normaldir, tansiyonumun normal değeri nedir, en uygun tansiyon değeri nedir, kan basıncının normal değeri ne olmalıdır

22 Eylül 2011 Perşembe

Göz Altı Morluklarından Nasıl Kurtulunur?

Sponsorlu Bağlantılar:

Göz altı morluklarının oluşmasının nedeni cilt altında, göz cildinin olduğu bölgede damarsal bir göllenme olabilir. Dolaşım bozukluğuna bağlı olan bir ödem sorunu, şişkinlik olabilir. Şişmiş olan derinin ince olmasından ötürü büzülme ve torbalanmış bir görüntü oluşabilir. Bu sorunu daha erken dönemlerde çözmek için vitamin içerikli, özellikle K vitamini içerikli ürünlerden faydalanılır. Tabi göz cildi daha hassas bir cilt olduğundan dolayı vücutta başka herhangi bir bölgeye sürülen her hangi bir marka kremin göz altına sürülmesi uygun değildir. Göz altına sürülmek üzere daha hassas kremler bulunmaktadır. Göz altı morluğunun tedavisinden sadece krem kullanarak şifaya ulaşmak ne yazık ki mümkün değildir. Bu bölgedeki sorunun kaynağı eğer damarın dışına serum sızması, göllenme ise belki lazer tedavisinden ilk olarak faydalanılabilir. Bundan sonra ise beraberinde oluşan cilt altı yağlanma, cilt altı yağ dokusunun birikimi, dolaşım bozukluğu varsa maalesef neştersiz tarafa geçiş olacaktır. Çünkü torbalanma oluştuğu zaman bunu geriye döndürmek çok zordur. Mezoterapi tekniği uygulanabilir. Göz altına masajda yapılabilir.

Aramalar: göz altı morlukları nasıl geçer , göz altındaki morluklardan kurtulma yöntemleri, göz altı morluklarının tedavisi

Göz Altı Morlukları Neden Olur?

Sponsorlu Bağlantılar:

Göz altı morluklarının başlıca 3 nedeni vardır. Bunlardan birincisi göz altı derisindeki pigmentin artmasıdır. Göz altında kahverengi renk veren maddenin artmasıyla göz altı morlukları oluşabilir. İkinci neden göz altı derisindeki incelme olabilir. Göz altındaki deri incelirse deri altındaki damarların içinden geçen kanın rengi cilde yansayabilir. Bu yüzden damar içinin kırmızılığı damar ve cildin üzerinden görülmesi sebebiyle mor renkte görünebilir. Üçüncü nedeni ise yaşlılıkla ilgili olarak göz altı derisinin esneyip sarkmasıyla bu bölgede bir gölgelenme oluşur. Bu gölgelenme sonucu da gözaltı morlukları oluşabilir. Derideki pigmentin fazla olması veya damarların genişlemesinin nedeni farklı kaynaklara bağlı olarak gelişebilir. En başta kalıtsal etkenler söz konusudur. Özellikle Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerin insanlarının ten rengine bağlı olarak göz altları daha koyu renktedir. Bunun dışında alerjik bünyeye sahip olan kişilerde, astım, egzama gibi hastalıkları olan kişilerde göz altı morlukları görülebilir. Göz altını kaşıyıp tahriş edersek bu da derinin koyulaşmasına neden olur. Yorgunluk, uykusuzluk ve dengesiz beslenme gibi nedenlerde de göz altı morluğu olur. Son olarak güneş ışınlarına fazla maruz kalmakta göz altı torbalarının morluğuna sebep olabilir.

Aramalar: göz altındaki morluk sebepleri , göz altı morluklarına ne neden olur

Erkeklerde Kısırlığın Nedenleri Nelerdir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Erkeklerde kısırlığın bilinen büyük bir nedeni yoktur. Genelde bilinmeyen sebepler başı çeker. Bunun dışında varikosel bir sebep olabilir. Enfeksiyon, geçirilmiş ameliyatlar, erkeğin kullandığı ilaçlarda kısırlığa yol açabilecek etkenlerdendir. Sigara içmek, alkol tüketimi, çocukluk çağında geçirilmiş bazı hastalıklar, erkeğin mesleği ve yaşam tarzı da kısırlık için sayılabilecek risk faktörleri arasındadır.

Aramalar: kısırlık neden olur, erkekte neden kısırlık olur, erkeklerde kısırlığın sebepleri nelerdir

Kızlık Zarı Vajinada Nerededir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Kızlık zarı yani latince ismiyle "hymen" dış genital bölgeden yaklaşık 1-1,5 cm içeride bulunan zar şeklinde bir yapıdır. Cildin hemen altındaki genital bölgenin hemen altında vajina vardır. Vajinanın diğer kısmını da rahim ağzı ve rahim oluşturur. Vajinanın dış dudakları yanlara doğru aralandığı zaman kızlık zarı kolaylıkla görülebilir. Çoğu kadın kızlık zarını derinlerde zanneder fakat bu böyle değildir. Kızlık zarı vulvenin(dış genital bölge) hemen girişinde bir kaç santim içeride yer almaktadır.

Aramalar: kızlık zarı ne kadar derindedir, kızlık zarı vajinanın neresindedir

Kızlık Zarı Dikiminde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Sponsorlu Bağlantılar:

Kızlık zarı dikiminde doktorlar dikeceğini iddia edip dikemeyebilir. Tecrübesiz bir doktorsa kötü de dikebilir. Kızlık zarını diktirecek olanlar bunu gerdek gecesinden bir iki gün öncesinde yaptırmalıdır. Bir hafta veya bir yıl önce dikmenin faydası olmayacaktır. Kızlık zarı yapısı gereği kaynamaz. İki zar birleştirilip dikilir ve erkeğin cinsel organı bu birleştirilen yeri zorladığında bu yapılan dikişler patlar. Bu dikişlerin patlaması esnasında az bir miktar dikiş yerinin kanı gelir. Uzun süre önce yapılmış bir kızlık zarı ameliyatında dikiş zaman içerisinde atar. Zarın parçalanmış olan kısımlarını uzun süre bir arada tutmaz. Yani dikim boş yere yaptırılmış olur. Bu da hem zaman, hem para kaybı, hem de bizi üzecek bir durumdur. Bu ameliyatı yaptıracaksak doktorumuzu iyi seçmeliyiz. Her meslekte olduğu gibi doktorların da kötüsü vardır. Sırf para kazanmak için yapamayacağı işler için vaatlerde bulunan, hastasının sağlığını hiçe sayan doktorların sayısı az değildir. Kızlık zarı diktirmenin bir de manevi tarafı vardır. Kızlık zarımızı diktirerek eşimizi aldatmış hissine kapılabiliriz. Fakat kadın kendini iyi hissedecekse bunu yaptırmasında sakınca yoktur. Sonuçta kadın başka bir erkekle ilişkiye girerek buna sebep olmuştur. İlişki bir erkek için nasıl bir durumsa kadın içinde aynıdır. Kadın, kendisini sevdiğini düşündüğü erkek tarafından ilişkiden sonra kızlık zarını kaybedebilir. Bu durum da kandırılmış olan kadının suçu değildir.

Aramalar: kızlık zarımı diktirmelimiyim , kızlık zarını diktirirken nelere dikkat etmek gerekir , kızlık zarımı diktireceğim ne yapmalıyım

Kızlık Zarı Yırtılınca Acır Mı?

Sponsorlu Bağlantılar:

Kızlık zarı yırtıldığında genelde biraz acı hissedilir. Acı olmadığı durumlarda olur. Bunun nedeni kadında zevk potansiyeli yüksekse zevklendiği esnada acı olduğu halde bunu hissetmeyebilir bazende çok az bir acı olmasından da zevk duyabilir. Bu şuna benzer; sevişme sırasında erkeğin emerek morartması veya hafifçe dişlemesi bile kadında, aslında acı duyduğu halde bundan zevk almasını sağlayabilir. Kızlık zarı yırtıldığında korkacak gibi büyük bir acı kesinlikle söz konusu değildir. Vajina kadının zevk organıdır. Zevk organının mantıklı olarak da büyük acı vermemesi gerekir. Fakat bazı kadınlar acıdığını düşünerek kendileri sıkar ve ilişkiden bu sebeple korku duyarlar. Böyle düşünürse tabi ki acıyacaktır. Çünkü kadın kendini zaten acı çekmeye koşullamıştır. Bunu aşı olmak gibi de düşünebiliriz. Aşı olacağımız zaman aşıya direnirsek ve vücudumuzu kasarsak aşı normalde sivrisinek ısırığı kadar acı vermesi gerekirken daha büyük acılar hissedebiliriz. Yani kızlık zarında hissedilen acı kadınların kendi büyüttüğü bir acıdır. Bu konuda kadınlar arasında uydurma, abartı bir çok hikaye de olduğundan kadınlar bunu duyduklarında bu durumu kafalarında büyütebilirler. Acıdan çarşafları yırtmış, acıdan bayılmış, kızlık zarı yırtıldığında öyle kan fışkırmış ki tavana kadar sıçramış gibi bir çok aslı astarı olmayan tamamen uydurma hikayeler vardır. Bu durum ilişkiye giren her kadının hayatında olan çok sıradan bir durumdur. Biz acı değil, kızlık zarı yırtıldığında zevk alacağımızı düşünelim öyle olsun :)

Aramalar: kızlık zarı bozulunca acı duyulur mu, kızlık zarı yırtıldığında acı verir mi, kızlık zarı yırtılmasında can yanar mı, hymen yırtılınca ağrı olur mu

21 Eylül 2011 Çarşamba

Karaciğer Yağlanması ve Yağlanmayı Önleme Yöntemleri

Sponsorlu Bağlantılar:

Karaciğer yağlanması, karaciğer hücrelerinin yağla işgal edilmesi ve buna bağlı olarak karaciğerin büyüme olmasıdır. Orta yaş ın üzerinde ve özellikle fazla kilolu kişilerde oldukça sık görülmektedir. Yetişkinlerin yaklaşık % 20-30 unda karaciğer yağlanması olduğunu ve hemen hemen her on kişiden birinde karaciğer enzimlerinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Karaciğer yağlanması, genelde hiçbir şikayete neden olmaz fakat yaşantımızın ileri dönemlerinde karnın sağ üst bölgesinde dolgunluk ve şişkinlik hissinde sebep olabilir. Laboratuvar tetkiklerinde karaciğer enzimlerinin (GOT, GPT, GGT) normal değerlerinin üzerinde çıkmasına neden olur. Bu da insanlarda kaygı uyandırır.

Karaciğer yağlanması ve enzim yükselmesinin çok fazla nedeni olabilir. Bunların sadece bir kısmı önemlidir ve sadece bunlar ileri tetkikler gerektirir, ancak çoğu zarar bireye zarar vermez. Örneğin geçirilmiş basit viral hepatitler bile karaciğer enzimlerinde yaşam boyu sürecek hafif yükselmelere sebep olabilirler. Ülkemizde 50 yaşını geçen insanların % 80-90’ı (farkında olup ya da olmayıp) Hepatit A hastalığı geçirdiği için enzim yüksekliği de sık görülmektedir. Karaciğer yağlanmasının 2. en büyük nedeni alkol tüketimidir. Bunların haricinde örnek verecek olursak kolesterol ilaçları gibi bazı ilaçların yan etkisine bağlı olarak da karaciğer enzimleri artış gösterebilir. Örneğin uzun süreli antibiyotik ilaç kullanımı karaciğer yağlanmasına neden olabilir. Hormon tedavileri, ağrı kesici haplar, vitamin kullanımı da karaciğer yağlanması nedenleri arasında sayılabilen bazı durumlardır. Bitkisel bazı ilaçların bile karaciğer enzimlerini yükselttiği ortaya çıkmıştır. Son olarak şişmanlığında karaciğerde yağlanmaya neden olabileceğini unutmamak gerekir. Tüm dünyada oluduğu gibi ülkemizde de obezitenin artması ile karaciğer yağlanması da eskiye oranla çok daha fazla görülmektedir.

Karaciğerimiz, kanımızı toksinlerden, ölü hücrelerden, mikroorganizmalardan ve aşırı yağdan temizleme görevi yapan hayati yapıya sahip çok önemli bir organımızdır. Aşırı yağlı bir karaciğer, hücrelerin yeteri kadar fonksiyon görmesini, kanın temizlenmesini engeller. Karaciğerin en önemli görevlerinden birisi de yağ yakıcı etkisidir, bu yüzden kilo kontrolünde karaciğerin önemli bir rolü bulunur.

KARACİĞER YAĞLANMASININ TEDAVİSİ NEDİR?
Karaciğerdeki yağlanmayı gidermek mümkün mü?
Eğer karaciğerinizde önemli bir kaynağa bağlı olmayan basit bir yağlanma varsa ve doktorunuz enzim yüksekliklerini izah edecek başka önemli bir nedene rastlamadıysa (hepatit A, B veya C hastalıkları geçirmediyseniz) aşağıdaki önlemleri denemekişe yarayabilir, en azından yağlanmanın ilerlemesi bu önlemlerle mümkün olabilir.
1.Doktorunuza danışıp başta vitaminler olmak üzere ilaçlarınızdan azaltılabilecek olanlar varsa kaldırın.
2.Kilo kaybı ve egzersizin karaciğer yağlanmasını azalttığını ve enzimlerdeki seviyeleri düşürdüğünü gösteren klinik düzeyde çalışmalar vardır. Diyetle ideal kilonuza inin. Bunu yaparken hızlı kilo kayıplarından kaçınmak gereklidir. Çünkü hızlı kilo kaybının karaciğer için zararlı olduğu bilinmektedir.. Haftada 1.5 kg. dan daha fazla kilo verilmesi doğru değildir.
3.Alkolü bırakın veya mümkün mertebe azaltın.
4.Şekerli ve unlu yiyeceklerden uzaklaşın. Şeker hastalığınız varsa açlık ve tokluk şekerlerinizin tam olarak kontrolünüzde olduğundan emin olun.
5.Yağlı yemişlerden ve yağda kızartılmış gıdalardan uzak durun.
6.Meyve ve sebze tüketiminizi artırın.
7.Kan trigliserid seviyenizin normal sınırlar içinde olmasına özen gösterin. Doktor kontrolü altında yılda bir kez karaciğer enzimlerinize baktırın. Sonografi ile karaciğer ve dalak büyüklüğünün takip edilmesinde de fayda vardır.

Tüp Bebek Tedavisi Yöntemleri Nelerdir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Tüp bebek denildiği zaman zaten bir yöntem vardır o da yapay döllenmedir. Mikro enjeksiyon daha fazla tercih edilen bir yöntemdir. Tüp bebek tedavisi sırasında yapılan işlemlerde bazen tedaviye göre protokoller değiştirilebilmektedir. Yumurtlama takibi için farklı protokoller kullanılabilir. Hastanın yaşına, ağırlığına, kaç yıldır kısırlık yaşadığına göre ve daha önceki tahlillerin başarısına göre protokoller değiştirilebiliyor. Bunun dışında gününe göre transfer işlemi değiştirilebiliyor. Bazen 2. bazen 3. bazen de 5. gün transfer yapılabiliyor. Embriyon transferinde eskiye oranla daha az embriyon konulmaktadır. 3 veya en fazla 4 embriyon konuluyor. Genelde 2-3 embriyon tercih edilir. Bazı tüp bebek vakalarında genetik tahliller yapılmaktadır. Bu da farklı protokol olabilir. Yani ailede eğer sakat bir çocuk varsa 2. çocuğunu sakat istemiyorsa mutlaka tüp bebek yapılıyor. Bunun iki farklı amacı vardır. Birincisi bebekte oluşabilecek sakatlığın önüne geçmek hemde yeni oluşacak bireyin kardeşiyle ortak doku durumu oluşturmasıdır. Böylece kardeşinin tedavisine faydası olabilir.

20 Eylül 2011 Salı

Hamileliğin 2. Ayında Anne Karnında Bebeğin Durumu Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Adet gecikmesi olur ve bebekteki organ gelişimleri başlar. Hamileliğin 2. ayında annede hafif mide bulantıları görülebilir, çok sayıda anne hamileliğin bu döneminde bel ağrısı çekmektedir. Ayrıca sürekli bir uyku hali görülür, anne sürekli uyumak ister. İştahsızlık ve tiksinti görülebilir. Özellikle parfüm ve sigara kokusuna karşı bir hassasiyet görülebilir. Bu anne için olumlu bir durumdur aslına bakarsak. Çünkü sigara içenlerin %80 kadarı sigaradan bu dönemde soğumaktadır.

Hamileliğin 2. ayı yani 4-8 hafta arası dönemde anne karnındaki bebeğin durumuna bakacak olursak organların yeri belli olur ve organların oluşturacak hücrelerin hareketi başlar. Kalp atışları başlar. Bu durum ultrasonda gözlenebilir. Bu dönemde kalp dakikada yaklaşık olarak 120-160 ritmde atar. Bu yetişkin bir insana göre çok yüksek bir ritimdir. Organsal oluşumlara bakarsak beyin hücreleri oluşmaya başlamıştır. Kollar ve bacakların ana hatları belli olur. İç organlar oluşmaya başlar.

Tekrar anne tarafına bakacak olursak artık annede hamilelik belirtileri dediğimiz belirtiler görülmeye başlamıştır. Bu durum her annede daha farklı olabilir. Örnek verecek olursak bazı anneler hamileliğin bu döneminde hiçbir şey hissetmez ve bunun için endişeye kapılırlar ama hiç ortada endişe duyacak bir durum yoktur. Yapılacak doktor muayenesinde bebeğin ultrasonla sağlıklık görülmesi yeterlidir. İlla ki annenin bu dönemde bulantısı olacak diye bir durum söz konusu değildir. Bazı annelerde sadece hamilelikte bu dönemde sırt ağrıları görülürken bazılarında hiçbir belirti de gözükmeyebilir. Dediğimiz gibi anneden anneye bu dönemdeki belirtiler değişiklik gösterir.

Aramalar: hamileliğin ikinci ayında ne olur, gebeliğin 2. ayında annedeki değişiklikler, hamileliğin 2. ayında anne neler hisseder

Meme Ucu Çatlakları Nasıl Geçer?

Sponsorlu Bağlantılar:

Meme uçlarındaki çatlak çok fazla değilse emzirmeden sonra anne sütünü bir iki damla sıkmak ve meme başlarına sürmek meme uçlarını toparlamaya çok yardımcı olur. Meme uçlarındaki çatlağın diğer önemli nedeni pamukçuk dediğimiz bebeğin ağzında çıkan yaralara önlem olması için, annelerin göğüslerini karbonatlı su gibi tahriş edici maddelerle sık olarak temizlemesi veya sabunla yıkamasıdır. Bunlar uzmanlar tarafında hiç önerilmeyen davranışlardır. Göğüs uçlarının sadece ılık suyla silinmesi temizlik için yeterlidir. Eğer çatlak oluştuysa çatlağı gidermek için en uygun tedavi şekli E Vitamini içerikli ürünlerdir. E Vitamini içeren kapsüller, E vitaminli kremler ya da bunu içerip aynı zamanda besleyici etkiye sahip kremler kullanılabilir. Saf E-vitamini kullanılmasının tercih edilmesi temizlenmesinin gerekmeyişidir. Bebeğe herhangi bir zararı olmadığı için anne bunu göğsüne rahatlıkla ve güvenle sürer. Bir sonraki emzirmede göğsünü bebeğe herhangi bir işlem yapmaksızın verebilir. Yaranın durumu çok ciddiyse yani kanamalı, kabuklu ve açılan yaraysa bunlarda Lansinoh, Bepanthene ve Madikasol gibi bir takım iyileştirici özelliğe sahip kremlerde E-vitaminine eklenmelidir. Bu kremlerde kullanıldığı için annenin mutlak suretle emzirmeye başlamadan önce göğsünü ılık su ile temizlemesi gerekmektedir.

Aramalar: meme başındaki çatlaklar nasıl giderilir, meme ucu çatlakları için ne yapmalıyız, göğüsteki emzirme çatlakları nasıl geçer, göğsümde çatlak var emziremiyorum

Meme Ucu Çatlakları Nasıl Engellenir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Annenin memesinin bebek tarafından doğru bir şekilde kavranmaması annenin göğsünde çatlaklara neden olur. Bunların oluşturduğu yaralar anneye çok büyük ağrılar verip, tekrar emzirme sırasında büyük sıkıntılara sebep olabilir. Bu nedenle anne bebeğini emzirmek için kucağına aldığında ilk dikkat etmesi gereken bebeğin göğsü bütünüyle kavrayıp ağzının içine aldığını görmesi gerekmektedir. Bebek ağzını hareket ettirdiği zaman, eğer bebek iyi kavramışsa anne göğsünde çekilme hisseder. Yani sütün boşaldığını hisseder. Bunu hissetmiyorsa mutlaka bebeğin pozisyonunu düzelterek bebeğin memeyi tam kavramasını sağlaması gerekir. Eğer bunu anne sağlayamazsa ve bebek sütü çekerken boş çekmeleri oluyorsa çatlaklar oluşur.

Aramalar: meme ucu çatlakları için ne yapılmalıdır, meme başı çatlakları nasıl önlenir, emzirmede oluşan göğüs ucu çatlaklarına engel olmak

Bebek Nasıl Kurulanır?

Sponsorlu Bağlantılar:

Bebek yıkandıktan sonra kurulanması gerekir. Bebeği kurulamak için elimizde olması gereken malzemeler iki adet havlu ve bir tülbenttir. Bu tülbente gereksinim duyulmasının sebebi bebeğimiz tombulsa kol, boyun boğumları gibi kısımların nemini bu ince tül çok daha iyi bir şekilde alır. Birinci havluyu kullanma nedenimiz bebeğimizi sudan çıkardığımızda bedenini bu havluyla sararak bebeğimizin ilk suyunu alırız. Bebeğimizi birinci havluya sarılı bir şekilde yatırdıktan sonra ilk olarak tülbent ile kulak kenarlarının ve arkalarının, boynun, omuzların, kol boğumlarının, avuç içlerinin ve ayak bileklerinin nemini alıyoruz. Havluya sarılı geldiği için ilk nemini almış oluyoruz. Daha sonra bu havluyu bebekten alarak ikinci havluya bebeğimizi sarıyoruz. Kıyafetlerini giydirirken kurulanmış olur ve bu esnada bebek üşümez. Eğer bebeğimize kurulamadan sonra bebek yağı ile masaj yapacaksak ikinci kurulamada iken bebeği bir miktar nemli bırakırız. Bu şekilde yapılmasının nedeni bebeğim teni nemli bırakılırsa bebek yağı daha iyi emilecektir ve bebeğin cildi daha uzun süre nemli ve yumuşak kalacaktır.

Aramalar: bebek nasıl kurulanır, banyo sonrasından bebeği nasıl kurularız, bebeğin kurulanması nasıl yapılmalı

Bebek Nasıl Yıkanır? Bebeğin Yıkanması

Sponsorlu Bağlantılar:

Küvete bebeğimizi yerleştirmeden önce bebeğimizin başını kolumuzla destekliyoruz ve kolumuzla bebeğimizin sırtından destekleyerek önce bebeğimizin ayak kısmından suya daldırıyoruz. Ayak kısmından daldırdıktan sonra içindeki su ile vücudunu ıslatarak bebeği suya yavaş yavaş alıştırabilirsiniz. Yıkamada en son işlem başı yıkamaktır. Önce ayaklar, gövde ve kollar yıkanmalıdır. Vücut şampuanını bebeğimizi yıkayacağımız sünger veya yıkama lifinin üstüne dökerek şampuanı köpürtüyoruz. Boynundan başlayarak küvet içindeki suyu elimizle başından aşağı kısımlara elimizle döküyoruz. Daha sonra banyo süngeri ile yumuşak bir şekilde bebeğimizin bedenini şampuanlıyoruz. Bedenin ön kısmını bu şekilde yıkadıktan sonra bebeği yine kolumuzun tümünü çene altından gövdesini destekleyerek bebeği tutuyoruz. Kesinlikle bebeği yıkama küvetinin içinde serbest bırakmıyoruz. Sırt kısmını da yıkadıktan sonra en sonuncu bölge olan baş bölgesinin yıkanmasına geçiyoruz. Yine yüzü aşağı bakacak şekilde saçlarını suyla ıslatıp başına bir miktar şampuan döküyoruz. Bu şampuanı elimizle dairesel hareketlerle saçlarını okşayarak köpürtüyoruz ve duruluyoruz. Dikkat edilmesi gereken önemli nokta baş yıkanırken ağza ve kulaklara su kaçmasına engel olmalıyız. Şampuanlama bittikten sonra banyo tası ile başından aşağı su dökerek bebeğin tüm vücudunu duruluyoruz. Böylece yıkamayı tamamlamış oluyoruz. Artık yumuşak bebek havlumuzla bebeğimizi kurulayabiliriz.

bebeğin yıkanması, bebeğin banyosu Aramalar: bebeğimi nasıl yıkamalıyım, bebekler nasıl yıkanır, bebeğin yıkanması nasıldır, bebek banyosu nasıl yaptılır, bebeğe banyo nasıl yaptırılır

19 Eylül 2011 Pazartesi

Bebeğin Kakasının Kıvamı Nasıl Değerlendirilir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Bebek dışkısının kıvamı dikkatli değerlendirilmelidir. Anne sütü ile beslenen bir bebeğin dışkısına anne zaman içerisinde alışır. Bu genelde sıvı kıvamda sümüksü bir dışkıdır. Mama ile beslenen bir bebeğin dışkısı farklıdır. Rengi daha koyudur fakat yine çok katı olmaz. Bebeğin dışkısının kıvamı annenin alıştığı normal kıvamdan daha sulu ise bebekte ishal olabilir. Aynı zamanda bu kıvam çok katı ise bebeğin kabızlık problemi olabilir. Besinlerle ilgili bir durum söz konusu olabilir. Virüslerden kaynaklanan bir ishal de olabilir. Bunların hepsi dışkı kıvamına bakarak anlaşılabilir.

Aramalar: bebeğimin kakası çok katı geliyor , bebeğimin kakası çok sulu , bebeğim sıvı dışkılıyor , bebekte kakanın kıvamı

Bebeğim İshal Ne Yedirmeliyim?

Sponsorlu Bağlantılar:

İshal olan bebekler için eskiden çok katı bir diyet uygulanırdı. Zaman ilerledikçe ishal tedavisi için sıkı bir diyete ihtiyaç olmadığı anlaşıldı. İshal olan bebeğin beslenmesi kesilmemelidir. Kesinlikle yemeye devam etmelidir. Bunun nedeni eğer beslenme devam ederse ishal de daha çabuk geçmektedir. Çünkü beslenme oldukça bağırsaklar çalışıyor ve bu da ishali ortadan kaldırıyor. Fakat ishal olan bebeğe çok yağlı ve çok şekerli besinler yedirilmemelidir. Su kaybı fazla olacağından mümkün olduğu kadar sıvı almalıdır. Sütü de hemen kesmemeliyiz fakat 10-14 gün boyunca uzamış bir ishal ise sütteki laktaz enziminin azalmasından kaynaklı olmaktadır. Bebeğimiz süt içmeye devam edebilir. Bebek sık sık ve azar azar beslenmelidir.

Aramalar: İshal olan bebeğe neler yedirilmeli , bebeklerde ishal , bebekte ishalin tedavisi

Bebekler Neden İshal Olur?

Sponsorlu Bağlantılar:

Doğumdan sonraki ilk dönemde bebekler, anne sütü aldıklarından bol sulu dışkılar. Bu yüzden bebeğin ishal olup olmadığını anlamak zorlaşır. Anne sütü kakası altın sarısı renkte içinde tanecikler olan bir kakadır. Aşağıdaki resimde bu görülebilir.

bebek kakası

Birinci aydan sonra bu kaka giderek katılaşmaya ve püre kıvamına gelmeye başlar fakat genelde yine renk altın sarısıdır ve içinde fazladan başka bir madde görülmeyecektir. Bebeklerin ishale en fazla yakalanmasının nedeni inek sütü alerjisidir. İnek sütünü bebeğe doğrudan vermek gerekmez. Özellikle kullanılan bebek mamalarının hepsi inek sütü katkılı mamalar dır. Bu tip mamaların kullanımı inek sütü alerjisine yol açabilir. Sadece anne sütü ile beslenen bebeklerde alerjinin durumuna göre annenin almış olduğu yoğurt, peynir gibi inek sütü ürünleri veya doğrudan inek sütü tüketmesi bu annenin bebeğinde inek sütü alerjisi yapıp ishale neden olabilir. Bebekte ishalin yanısıra döküntü varsa bu inek sütü alerjisi olma ihtimalini kuvvetlendirir. Çünkü inek sütü alerjisine döküntü eşlik eder. Anne sütünden başka besin almayan bebeklerde mikrobik ishale rastlama ihtimali çok düşüktür. Fakat bebeğinizi mamayla besliyorsanız, ne kadar dikkat ederseniz edin, son kullanma tarihi geçmemiş bile olsa bazı mamalarda ambalaj hatası nedeniyle hava alabilir ve bozulmuş olabilir. Bu nedenle bebek ishal olabilir. Annelerde en çok rastlanan hatalardan biri mamayı hazırlayıp bebeğe yarısı içirirler, kalan yarısını ise bekletip 1-2 saat sonra verirler. Burada da mama, bozulmaya bağlı olarak ishale neden olabilir. Mikrobik ishal mamayla beslenen bebeklerde görülebilir.

Aramalar: Bebeğim çok sarı renkte kaka yapıyor , bebeğim sapsarı dışkılıyor , bebeğim niçin ishal olmuş olabilir , bebekte ishal neden olur

Adet Kanaması Düzensizliği Nasıl Tedavi Edilir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Kanama miktarları fazla ise, kanama süresi bir haftayı aşıyorsa mutlaka kadın hastalıkları uzmanına başvurmak gerekir. Hekimin bakacağı ultrasonla vagina iç tabakasının kalınlığı mutlaka değerlendirilir. Bu kalınlığa komşu olabilecek herhangi bir tümörün olup olmadığına bakılır. Bu kanamayı arttıracak rahim kalınlaşmaları ekarte edilir. Bunun dışında kanama miktarı az ve sürekli ise hormonel bazda bir patoloji olup olmadığı saptanır. Spiral takılı ise bu da değerlendirilir ve çıkartılır. Enfeksiyon gözüküyorsa antibiyotik tedavisi başlanır. Fakat kanamaya neden olan etken miyom gibi tümörel bir yapı ise operasyonla bu çıkartılır. Bu kanamayı arttırıcı herhangi bir bulguya rastlanmadıysa, enfeksiyon yoksa bu noktada hastanın yaş grubu aralığına göre tedavi planı hazırlanır. Eğer hasta 35 yaşın üstündeyse, kanama miktarları çok fazla ve tedaviden cevap alınamıyorsa bu tip durumlarda kanayan yerden bir örnek alınıp incelenir. Eğer hiperplazi gibi kansere sebebiyet verebilecek bir durum söz konusu değilse sadece adetin düzensizliği hormonal bir sebeple ise çok basit bir şekilde hormonal preparatlar yardımıyla bu adet düzensizliği ve adet dönemindeki aşırı kanama tedavi edilebilir. Hastanın hormonal hapları almada bir sıkıntısı söz konusu ise hastaya hormonlu spiral takılabilir.

Aramalar: Adet düzensizliği nasıl tedavi edilir , aşırı adet kanaması nasıl tedavi edilir , adet düzensizliği için tedavi

Adet Normalde Kaç Gün Sürer?

Sponsorlu Bağlantılar:

Adet kanamasının süresi ve miktarı bayandan bayana farklılık gösterebilir. Normalde genelde 2-3 gün sürer fakat bir haftaya kadar olan adet kanamaları normal kabul edilir. Bir gün süren veya bir haftayı aşan kanamaların mutlaka araştırılması gerekmektedir. Genel olarak kanamanın başladığı ilk gün kanamanın miktarı daha azdır ve sümüksü bir akıntıdır. 2. günden sonra giderek kanama miktarı artar ve kanamanın bittiği güne kadar yoğunluk devam eder. Adet başlangıcından beri hep aynı miktarda kanama oluyorsa, kıvamı hep sümük şekildeyse ve miktarı az ise bunu da normal olarak kabul edebiliriz. Kanama miktarı hastaya sorgulandığında bu genellikle ped sarısıyla değerlendirilmeye çalışılır. Tabi ped değiştirme süreleri kişiden kişiye farklılık gösterdiği içinde buna göre bazı skorlamalar (tablolar) vardır. Bu tablolar üzerinde işaretlemeleri istenilir. Günde tek ped kullanımı da normal görüldüğü gibi bazen bu sayı 4'ü, 5'i bulabilir, bu durumda yine normal görülebilir. Fakat kişi günde bir paket ped kullanıyorum veya kanamalarıma tampon yetiştiremiyorum gibi bir şikayet sebebiyle doktora başvurursa bu durum doktor tarafından aşırı kanama olarak değerlendirilebilir.

Aramalar: Adet normal olarak ne kadar sürer, adet kanaması kaç gün sürer, adet kanamaları ne kadar süreyle devam eder.

18 Eylül 2011 Pazar

Bebeğin Cinsiyeti Ne Zaman Belli Olur?

Sponsorlu Bağlantılar:

Aslında bebeğin cinsiyeti sperm hücreleri ile yumurta birleştiği anda kromozomsal anlamda belli olur. Fakat gebeliğin ilk 3 ayında bebeğin gelişimi devam ederken genital bölgesi farklılaşmadığından doktorlar tarafından ilk üç ayda cinsiyet yönünden ultrasonla bakarak yorum yapılmaz. Fakat 3. aydan sonra genital bölge cinsiyeti ayırt edebilecek şekilde farklılaşma gösterdiğinden ultrasonda ancak 3. aydan sonra kız veya erkek olarak yorum yapma şansı elde edilebilir. Genellikle 4. ayda bebeğin ailesine, bebeğin kız veya erkek olacağı konusunda net bilgi verilir. Sıkça duyduğumuz bebeğin kemik yapısından veya bebeğin anne karnındaki duruşundan cinsiyet tayini yapılamaz. Bazılarımız karnın sivri duruşundan veya yuvarlak oluşundan cinsiyetinin anlaşıldığını söylerler. Sonuçta 2 cinsiyetten biri doğacaktır ve tahminle bile %50 gibi yüksek bir cinsiyeti tutturma şansımız vardır. Bu tip tahminler belki 10 kez bile doğru çıkabilir fakat bunun gerçeklikle alakası yoktur. Hekimler ultrasonda erkeğin pipisini görmeye ve kızında vajinaya özgü dokusunu görmeye çalışarak aileye cinsiyeti hakkında bilgi vermeye çalışırlar. Bebeğin cinsiyetinin anne karnında sonradan değişmesi mümkün değildir. Çünkü bunun erkek veya kız olacağı başta da belirttiğimiz gibi sperm ve yumurtanın birleşmesi anında belli olur. Eğer x kromozomuna ait bir sperm yumurtaya girmiş ise kız, y kromozomuna sahip bir sperm yumurtayı döllemişse bebek erkek doğacaktır.

Aramalar: bebeğin cinsiyeti ne zaman belli olur , cinsiyet gebeliğin kaçıncı ayında belli olur , bebeğimin cinsiyeti ne zaman öğrenebilirim , ultrasonda cinsiyet ne zaman belirlenir

Gebelikte Bebeğin Cinsiyeti Nasıl Anlaşılır?

Sponsorlu Bağlantılar:

Anne karnındaki bebeğin cinsiyeti ancak görerek anlaşılır. Yani genital bölgeye(üreme organı bölgesi) bakarak net bir şekilde görüldüğünde, kız veya erkek olduğunu kesin şekilde söyleyebiliriz. Bebeğin cinsiyeti için gebeliğin 4. ayında kesin konuşulabilir ama bazen 3. ayda da cinsiyet belli olabilir. 3. ayda belli olmasına rağmen yanılgıya sebep olmamak için genellikle 4.ay denir. Cinsiyet konusunda halk arasında bazı söylemler duyulur. Bebeğin cinsiyeti kızdı erkek oldu, erkekten kıza döndü, doktor atladı gibi. Eğer doktor baktığında neye ve nereye bakması gerektiğini biliyorsa bunu atlamaz. Eğer tecrübeli bir hekim bebeğin penisini görüyorsa ve bunun penis olduğundan tecrübelerinden yola çıkarak eminse bu penistir ve bebek erkektir. Alttan bakıldığında ultrasonda pipi görülmüyorsa kız olarak anlaşılabilir. Yanılgılar genelde bundan kaynaklıdır. Fakat değişik açılardan görüntü alınır, genital bölge de iyi incelenirse cinsiyet tesbiti için kesin konuşacak yeterli veri elde edilebilir. En fazla atlama erkek bebek için olmakta. Çünkü pipi görünüyorsa bu pipidir fakat pipi görünmüyorsa bu kız demek olmayabiliyor. Kız bebek için de belirgin noktalar vardır. Bacak arası açıksa ve pipi görünmüyorsa bunun kız olma ihtimali kesin gibi bir şeydir. Cinsiyet değişimi diye bir şey söz konusu değildir. 4. ayda erkek ise bebek erkek doğar, 5. ayda kız ise kız doğar. Tecrübesiz bir hekim bebeğin kordonunu karıştırıp pipi olarak değerlendirebilir. Buna dikkat etmek gerekir.

Aramalar: anne karnında bebeğin cinsiyeti nasıl anlaşılır , bebeğin cinsiyeti ne zaman belli olur , hamileliğin kaçıncı ayında bebeğin cinsiyeti belli olur , bebeğimin cinsiyetini nasıl öğrenebilirim

Hamilelikte Antibiyotik Kullanmak

Sponsorlu Bağlantılar:

Gebelikte antibiyotik kullanılabilir. Gebelik döneminde, anne enfeksiyonlarla karşı karşıya kalabileceğinden antibiyotik kullanması gereken zamanlar olabilir. Anneye verilebilecek antibiyotiklerin çok dikkatlice seçilmesi gerekir. Çünkü bazı antibiyotik ilaçlar bebek üzerinde olumsuz etki yaratmaktadır. Güvenle, uzun süre kullanılabilen antibiyotik ilaçlarda vardır. Bu nedenle enfeksiyon gibi durumlarda bebeğe gelebilecek zarar açısından ilacın hekim tarafından önerilmesi gerekir. Gebelikte antibiyotik kullanımı ile ilgili antibiyotiğin dozu açısından çok fazla sorun oluşmamaktadır. Daha çok hangi ilacın kullanılacağı önemlidir. Yani örnek verecek olursak gebeler açısından güvenli ve güvensiz olan antibiyotikler vardır. Güvenli olan ilacın da 100 mg veya 250 mg gibi piyasada farklı dozları bulunabilir. Bu ilacın 100 mg ile 250 mg'lık dozlarının arasında çok büyük fark yoktur. Hangi antibiyotiğin ne tür bir enfeksiyon için kullanılacağına doktor karar vermelidir. Bazı antibiyotiklerin bazı enfeksiyon türlerinde özellikle tercih edilmesi gerekebilir. Örnek verecek olursak üriner sistem enfeksiyonları hamilelik döneminde sıkça rastlanan bir rahatsızlıktır. Bu tip rahatsızlıklar için kullanılan güvenirliliği kanıtlanmış antibiyotikler mevcuttur.

Aramalar: gebelikte antibiyotik kullanmak , hamilelikte antibiyotik kullanımı , gebeyken antibiyotik almak bebeğe zarar verir mi , hamileyken antibiyotik yutmak

Gebelikte İlaç Kullanımı

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte ilaç kullanmak hem anne hemde bebek açısından son derece risklidir. Bir taraftan annenin sağlığı söz konusu iken, bir taraftan da anne karnın oluşan bebeğin sağlığı söz konusudur. Genelde ilaç kullanımı sırasında zararın bebeğe olacağı öngörüldüğü için ilaç kullanımından kaçılmaktadır fakat bu durumda da annenin var olan hastalığının tedavisinin gerçekleştirilmemesi gibi riskli bir ikilem söz konusudur. Dolayısıyla gebelikte ilaç kullanımına karar verebilmek için mutlak suretle ilacın bir doktor tarafından verilmesi gerekir. Doktor, bebeğe verebileceği zararı ve anneye verebileceği zararı göz önününde bulundurarak yarar ve etki açısından karar vermelidir. Gebelikte hekim görüşü olmadan kesinlikle ilaç kullanılmamalıdır. Bilinçsiz ilaç kullanımının sakat doğum, ölü doğum ve düşük gibi çok tehlikeli sonuçları olabilir. Bu bilinçsiz kullanım öngörülemeyen sonuçlar doğurur. Anneye de büyük zararlar verebilir.

Aramalar: hamilelikte ilaç kullanmak , gebelikte hap atmak , gebelikte ne tür ilaçlar kullanılabilir , gebelikte ilaç kullanımı

17 Eylül 2011 Cumartesi

Sık Adet Görme Sorunu, Ara Kanama

Sponsorlu Bağlantılar:

Düzenli şekilde adet gören üreme dönemindeki bir bayanda adet kanamalarının herhangi bir düzensizliği sırasında ilk akla gelmesi gereken başlamış bir gebelik olmalı ve bu durum ekarte edilmelidir. Sık adet görmenin nedeni genellikle hormoneldir. Adet görmenin oluşması için beyin, hipofiz, yumurtalıklar ve rahim gibi dokuların birbirleri arasında sağlıklı bir şekilde oluşması gereklidir. Bu organlardan herhangi birindeki bir aksama adet döngüsünün bozulmasına sebep olabilir. Bunlar arasında sık adet görme ve ara kanama da görülebilir. Ara kanamada kadın düzenli adet görür fakat bu adetler sırasında süresi ve miktarı belirlenemeyen ara kanamalar görülür. Bu ara kanamaların sebebinin bulunması için bahsettiğimiz bu organ sistemlerinin detaylı bir şekilde incelenmesi gerekir. En başta yatan sebepler; rahimde ve vajinal kanamalarda görülebilen enfeksiyonlar ve poliplerdir. Özetleyecek olursan sık adet görmenin sebebi genelde hormonsal kaynaklı olmakla beraber ara kanamalar daha dikkatlice değerlendirilmesi gereken bir durumdur. Altta yatan sebepleri enfeksiyon, polip ve diğer organik patolojiler olarak sayılabilir.

Aramalar: sık adet görüyorum , polimenore nedir , adet dönemi dışında ara sıra kanama olması , ara kanamalar , sık adet görme

Geç Doğum Nedir? Geç Doğumun Nedenleri Nelerdir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Geç Doğum Nedir?

Gebelik yaşının hesaplanmasında son adet kanamasının ilk günü baz alınır. Burada önemli olan bu tarihin net olarak bilinip bilinmediğidir. Gebelik haftası hesabı doğru yapılmışsa, bu doğru hesaba göre 42. haftadan sonra gerçekleşen doğumlar geç doğum olarak adlandırılır. Burada annenin, son adet tarihinin ilk gününü doğru olarak bilmesi, doğumun gerçekleşmesi gereken günü hesaplamak için çok önemlidir. İlk tıbbi çalışmalarda geç doğum oranları %8'lerde telaffuz edilmesine rağmen daha sonra ultrasonografi gibi tıbbi alandaki bir takım modern gelişmeler yardımıyla gebelik yaşının daha doğru oranlarla saptanması mümkün kılınmıştır. Bu cihazlardan sonra anlaşılmıştır ki bu kadar sık geç doğum oranı yoktur. Bu oran son çalışmalarda %3 gibi bir düzeye indirilmiştir. Özetleyecek olursak 42. gebelik haftasının geçilmesi yani geç doğum ortalama 100 anneden 3 ünde karşılaştığımız bir durumdur.

Geç Doğumun Nedenleri Nelerdir?

Geç doğumun sadece %10 gibi bir ortalamasının bilinen sebepleri vardır. %90 'ının sebebi bilinmemektedir. Bu ender rastalanan bilinen durumlardam bazıları; bebeğin beyin gelişimindeki sıkıntılar, plasentadaki bazı enzim bozuklukları ve bebeğin özellikle böbrek üstü bezi gibi hormonal olarak yetersiz düzeyde olduğu bulgularına rastlanmasıdır. Sıklık üzerinden hesaplandığında ilk doğum veya daha sonraki doğum olması, anne yaşı gibi bir takım etkenler bu gecikmenin sebeplerinden gösterilmeye çalışılmış olmasına rağmen son çalışmalar göstermiştir ki bunların içinden sadece annenin ilk gebelikte geç doğum yaşaması belirleyici bir etken olabilmektedir. İlk gebeliğinde geç doğumla karşılaşan anne adaylarında bu sıklık %50'lerle ifade eden oranlara çıkmaktadır ve bilinen tek etken budur.

Aramalar: Miad geçmesi , miyad dolması , miyad süresinin geçmesi , geç doğum , doğumun gecikmesi , miad gecikmesi , geç doğumun nedenleri nelerdir

Doğum Sancısı Nasıl Azaltılır?

Sponsorlu Bağlantılar:

Doğum ağrılarının şiddetli hissedilmesinde en önemli etkenler psikolojik kaynaklıdır. Dolayısıyla burada asıl olarak en önemli olan, anne adayına bu olayın doğal ve hayatı boyunca karşılaşabileceği en mucizevi, en güzel an olduğunu anlamasını sağlamaktır. Bu nedenle eğer doğumhanede tıbbi bir neden yoksa hasta mümkün olduğunca rahat bir şekilde bırakılmalı serum vb. sıvı ve ilaçlar gerek görülmüyorsa verilmemeli ve annenin hareket kolaylığı sağlanmalıdır. Anne kendini rahat hissediyorsa yürümesine, kalkması ve bu tür hareketlerine izin verilmelidir. Buna izin verilmesi doğumu kolaylaştırdığı gibi anne adayını da psikolojik açıdan rahatlatacaktır. Sancılı dönemde bu ağrılar tıbbi yollardan giderilebilmektedir. En önemli ve en çok tavsiye edilen yöntem ağrısız doğum da dediğimiz epidural anestezi veya spinal anestezi ile lokal uyuşturmadır (halk arasında prenses doğum da denir). Bu şekilde anne adayı rahim kasılmalarını en düşük şiddette hissetmekte ve rahat bir doğum yaşamaktadır. Şayet annenin bazı kaygıları nedeniyle epidural anestezi istenmiyorsa veya anne adayı epidural anesteziyle doğum için uygun değilse yine ağrıyı azaltmak için bazı yollar vardır. Bu, kas içerisinden (intramüsküler - IM) veya annenin serumu içerisinden verebilecek doğuma engel olmayan çeşitli ağrı kesiciler olabileceği gibi aynı tam bebeğin çıkımı sırasında rahim ağzına yapılabilecek bir takım lokal anestezilerle de bu ağrılar epey azaltılabilmektedir.

Aramalar: doğum sancısı nasıl azaltılır , doğum ağrılarını azaltmak , doğum sancısı nasıl giderilir , doğum ağrıları için neler yapılabilir

Doğum Sancısı Nasıl Başlar?

Sponsorlu Bağlantılar:

Zamanını tamamlamış bir gebelik süresi sonrasında beyindeki hipofiz bezinden salgılanan oksitosin adlı hormonun etkisiyle rahimde doğum kasılmaları başlamakta ve rahim ağzının açılmasına sebep olarak doğum sürecinin başlamasını sağlar. Tıbbi olarak bu kasılmaların ne zaman başlayacağı ve bu kasılmaları neyin tetiklediği yönünde bilenen kesin bir bilgi olmamakla birlikte özellikle bebeğin büyümesiyle beraber doğumda önde gelen kısmın rahim ağzını zorlaması baskı yapması olarak sayılır. Doğumda hemen hemen %96 oranda bebeğin başı önde gelir. Bu rahim kasılmaları özellikle gebeliğin son ayına girildiğinde düzensiz aralıklarla gerçekleşir. Bunlar sadece rahimi ağzını doğum için hazırlayan kasılmalardır ve kısa bir süre sonra kendiliğinden geçer. Asıl doğum eylemi başladığında ise bu kasılmalar gittikçe daha düzenli duruma gelecek ve sırasıyla 10 dakika, 5 dakika ve 3 dakika gibi aralıklarla sancılar gerçekleşecektir. Aynı zamanda bu sancıya adet sancısında da olduğu gibi belden başlayıp kasıklara kadar inen bir ağrı eşlik edecektir. Anne adayları bu durumda bebeğin anne karnında bir yerde toplandığını, karnın taş gibi olduğu gibi yorumlarlar. Esasında bunlar rahim kasılmalarıdır. Buna ağrı da eşlik edince ve bu kasılmalar düzenli bir hal alınca doğum sancıları başlamış olur. Rahim ağzını açmaya yetecek düzeyde kasılmalar artık başlıyor diyebiliriz. Yani artık hastaneye gitmemiz gerekmektedir. Doğum için yeterli derecedeki asıl rahim kasılmalarının başladığı süreç, özellikle ilk gebeliklerde ortalama 1-2 cm rahim ağzı açıldıktan sonra olmaktadır. Bu süreç çok uzun sürebilir. Fakat 1-2 cm açıklığa geldikten sonra ve düzenli rahim kasılmaları geldikten sonra doğumun tamamlanma süreci 7-8 saat kadardır. Yani halk arasında duyulan 18 saat doğumum sürdü gibi söylemlerde aslında bunun 7-8 saati doğum süreci olup hastaneye erken yatırıldıkları için düzensiz rahim kasılmalarını da bu 7-8 saatlik sürece eklemektedirler.

doğum sancısı, doğum sancısının başlaması

Aramalar: doğum sancısı ne zaman başlar , doğum sancısının geldiği nasıl anlaşılır , doğumun yaklaştığı nasıl belli olur , bebeğin geldiği nasıl anlaşılır , doğum için ne zaman hastaneye gidilir , hastaneye doğum için ne zaman yatmak gerekir

15 Eylül 2011 Perşembe

Vajina Sabunla Yıkanır Mı? Vajinanın Temizliği

Sponsorlu Bağlantılar:

Vajina sabunla elbette yıkanmamalıdır. Nedenine gelince vajina içi asidik bir ortamdır. Eğer sabunla yıkanırsa bu asit ortamının bozulması olasılığı oldukça yüksektir. Vajina ve dış genital bölgeyi ayırmak gerekir. Vajina dışı sabunla yıkanabilir. Dış bölge cildin bir parçası olduğundan pH' değeri uygun bir sabun veya benzeri maddeyle rahatlıkla yıkanabilir. Fakat vajina dediğimiz yer rahim ile dış genital bölge arasındaki kısımdır. Burayı sabunla yıkamak öncelikle zaten ciddi bir yanmaya sebebiyet verebilir. İkinci olarak ise bu bölgede bulunan, vajinayı dışardan gelecek bakteri ve mikroplara karşı koruyan iyi huylu bakterilerin de yok olmasına neden olabilir. Bu da ciddi bir enfeksiyon kaynağı olacaktır. Vajina için üretilen bir çok kimyevi madde bulunur fakat bunlar aslında dış kısmı yıkamak içindir. Kadınlar bunları yanlış algılayıp vajina içinin temizliği için yapıldığını zannede bilmektedirler. Bu tür ürünlerin kullanma kitapçıklarını okursak dış genital bölge temizliği için üretildikleri görürüz. Vajina içini yıkamaya yönelikte çeşitli ürünler mevcuttur fakat ortada bir enfeksiyon yoksa bu tür ürünleri kullanmak doktorlar tarafından kesinlikle kullanımı önerilen ürünler değildir. Eğer kullanılacaksa bile bir jinekolog bilgisi dahilinde kullanılmalıdır.

Aramalar: vajina nasıl temizlenir , vajina içi sabunla yıkanır mı , vajina temizliği nasıl yapılır

Çikolata Kisti Nasıl Tedavi Edilir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Çikolata kistinin tedavi yöntemi sadece carrahi yöntemledir. Bu kistlerin ameliyatla çıkarılması gerekir. Bugünkü şartlarda hiçbir endometriozis kisti çok istisnai durumlar dışında karın açılarak klasik ameliyat metodları ile ameliyat edilmemelidir. Bazı doktorların gerçek dışı olarak kist her yeri sardığı için yumurtalıkları komple almak zorunda olduklarını söylemeleri etik dışı bir davranıştır. Çikolata kistinin tedavisinde asla yumurtalıklar alınmaz. Sadece kistin alınması her durumda mümkündür. Çikolata kistinin laparoskopik yöntemle alınması özel bir ameliyattır. Öncelikle bunu belirtmekte fayda vardır. Laparoskopinin kendisi özel bir yöntemdir ve ayrı bir eğitim gerektiren bir durumdur. Her doktor bu ameliyatı yapamayacaktır yapsa bile inceliklerine uygun bir şekilde yapamayacaktır. Bu ameliyatı yapmayı bilen doktorlar tarafından yapılmalıdır. Ülkemizde de biraz geç kalınmakla birlikte bu yöntemin eğitimi de doktorlara verilmeye başlanmıştır. Artık bu yöntemi usulüne uygun şekilde yapan birçok operatör doktor mevcuttur. Bu ameliyat hiçbir şekilde açık yöntemle yapılmamalıdır.

Aramalar: çikolata kisti ameliyatı , çikolata kisti nasıl iyileşir , çikolata kisti operasyonu

Adet Düzensizliğinin Tedavisi

Sponsorlu Bağlantılar:

Adet düzensizliği şikayeti ile başvuran hastaya yapılacak ilk hareket adetin 3. en geç 5. gününde hastanın hormonal profiline bakmaktır. Yani özellikle yumurtalıklardan ve beyin sapından salgılanan FSH, LH, Prolaktin, TSH gibi hormonların düzeyine mutlak suretle bakılması gerekir. Eğer bununla ilgili elde mevcut bir bulgu yoksa, yani hormonal olarak bu kişi normal ise yaşam tarzına bir gözatmak gerekir. Kişinin kilo problemi varsa, çok fazla kiloluysa kilo vermesi için bilgilendirilir. Eğer aşırı zayıfsa buna yönelik testler uygulanmalı ve bunun için bir merkeze yönlendirilmelidir. Bunun haricinde aşırı stres veya depresyon belirtileri varsa bu noktada mutlaka psikoloğa veya psikiyatriste yönlendirilmelidir. Adet düzensizliği, altta yatan başka bir neden yoksa adet düzenleyici hormonsal ilaçlar ile çok kolay düzene sokulabilir. Genelde 21 draje ihtiva eden ve doğum kontrol hapı olarak bilinen fakat adet düzenleyici olarakta kullanılabilen bu haplarla kişiden kişiye değişiklik gösterebilmekle birlikte 6 ay ila 1 sene süre ile kullanılabilir. Bu ilaçlar adet düzensizliğine kesin çözüm sunmaz. Eğer allta yatan nedeni tedavi etmediyseniz bu ilaçları bıraktığınız anda adetler tekrar düzensizleşebilir. Fakat mevcut patoloji düzeltilirse bu ilaçlarında desteğiyle adetlerinizi düzenleyebilirsiniz. Eğer kişide çocuk problemi oluşturuyorsa bu adet düzensizliği bu noktada mutlaka yumurtlama ilaçlarının kullanılması gerekir. Bu da kesinlikle jinekologla konuşulması gereken bir durumdur. Altta yatan etken giderilmediği sürece doğum kontrol hapları geçici bir fayda sağlar.

Aramalar: doğum kontrol hapları adetleri düzenler mi , doğum kontrol hapı ile adetler düzene girer mi , adet düzensizliği için ne yapılmalıdır , adet düzensizliğinin ilaçla tedavisi mümkün müdür , adetleri nasıl düzene sokarız

İlişkiden Sonra Vajinada Yanma

Sponsorlu Bağlantılar:

İlişkinin hemen sonrasında görülen vajinal kaşıntı ve yanma bir tahrişi gösterirken daha sonraki günlerde ortaya çıkabilecek akıntının, özellikle süt kesiği şeklinde beyaz renkli bir akıntının eşlik ettiği genital bölgedeki kaşıntılar vajinada mantar enfeksiyonlarının habercisidir. Vajinal kaşıntının en önemli sebeplerinden olan vajinal enfeksiyonların başında gelen mantar hastalığı cinsel yolla bulaşabildiği gibi büyük ihtimalle cinsel ilişkiden hemen sonra değil, vajina florasının herhangi bir sebeple bozulmasından kaynaklanmaktadır. İlişki sonrasında cinsel yolla bulaşan mantar enfeksiyonları da rastlanmaktadır. Özellikle toplumumuzda yanlış olarak bilinen bir hususta vajinal duş alınmasıdır. Vajinal duş dediğimiz parmağın vajina içine ilerletilerek vajina içinin sabun veya başka bir temizleyici maddeyle yıkanmaya çalışılmasıdır. Bu durum vajen florasını bozduğu için kesinlikle önerilmez. Vajende bulunan yararlı bakterileri öldürerek vajinada mantar enfeksiyonlarının oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Bu durumda yapılacak en doğru hareket vajen pH' ıyla uyumlu bir temizleyici ürün ile vajinal bölgenin temizlenmesidir. Dikkat edilecek önemli husus vajinanın iç kısmına hiçbir madde değdirilmemelidir. Kadın vajinasının kendi ürettiği genital sıvı, bu bölge için zaten en iyi temizleyicidir.

Aramalar: ilişkiden sonra vajinada yanma , cinsel ilişkiden sonra vajinada kaşıntı , cinsel birleşme sonrası yanma , seks sonrası kaşıntı oluşması

14 Eylül 2011 Çarşamba

Vajinada Kaşıntının Nedenleri

Sponsorlu Bağlantılar:

Vajinal kaşıntıların bilinen en önemli sebebi vajinal enfeksiyonlardır. Bunun dışında alerjik nedenler ve bazı deri hastalıkları vajina kaşıntısına sebep olabilir. Ayrıca genital bölgedenin(vulva-vajen bölgesi) kanserojen hastalıkları da vajinal kaşıntı olarak kendini gösterir. Vajinal enfeksiyonların en önemli sebebi olan vajen bölgesi bakteri ortamının dengesinin bozulmasıdır. Buna ilaç kullanımı ve adet öncesi dönem veya yeni bir partner gibi vajina florasının değişebileceği durumlardır. Vajina da enfeksiyona sebep olan diğer bazı nedenler havuz sonrası ıslak mayoyla oturulması, duş alınmaması gibi durumlarda vajina enfeksiyonuna sebep olur dolayısıyla vajinada kaşıntı meydana gelir.

Aramalar: Vajina kaşıntısı neden olur , vajinamda kaşıntı oluyor , vajinada kaşıntı olması

Çikolata Kisti Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Çikolata kisti rahmin en iç tabakasının yani endometrium tabakasının yumurtalıklar üzerinde bulunması ve kistleşmesi sonucu meydana gelir. Endometriozis adı verilen bu hastalık rahim içini döşeyen dokunun(endometrium) rahim dışında karın boşluğunda çeşitli yerlere yapışması ve her ay adette kanama olur gibi bu noktalardan da kanama olmasıyla ortaya çıkan bir hastalıktır. Rahim içini döşeyen endometriozis hücreleri eğer giderek yumurtalığa yapışırsa her ay bu kanamalar yumurtalık içerisinde birikeceği için bir müddet sonrada bu kan birikimleri toplanarak kist haline dönüşür. Bu kistin içerisindeki eski adet kanı olduğu için bunu açtığınız zaman çikolata renginde bir sıvı akar. Onun için buna çikolata kisti denmektedir.

Aramalar: çikolata kisti nedir , çikolata kistinin adı nerden geliyor , neden çikolata kisti denir , çikolata kisti nasıl bir şeydir

Miyom Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Sponsorlu Bağlantılar:

Miyomları çıkarmak için çok çeşitli operasyon türleri vardır. Genelde kadın hastalıkları ve doğum uzmanları açık teknik kullanarak operasyonu gerçekleştirirler fakat miyom uygun bir yerde ise laparoskopik cerrahi kullanılarak da yapılabilir. Miyom çıkarma ameliyatı ciddi bir ameliyat olduğu için ameliyathanede tam steril şartlarda olması gereklidir. Miyom ameliyatı olacak hastalar diğer ameliyatlarda da olduğu gibi ameliyat öncesinde böbreklerin, karaciğerinde, tiroid bezlerinde herhangi bir problem olup olmadığı araştırılıp ameliyata ciddi bir şekilde hazırlanır. Miyom ameliyatı tekniği gereği kolay bir ameliyattır. Amaç rahim yapısını koruyarak miyomu rahim duvarından çıkarmaktır fakat miyomu olan her hanıma eğer bu miyomları ciddi bir rahatsızlığa yol açmıyorsa miyom ameliyatı yapmak doğru değildir. Miyom farklı semptomlara sebep oluyorsa ve hastaya rahatsızlık veriyorsa miyom çıkarılır. Aksi halde miyomla yaşamakta herhangi bir sakınca yoktur. Bu operasyonların süresi miyomun yerleştiği yere bağlı olarak uzun veya kısa sürebilir. Açık cerrahi de hiçbir şekilde yarım saatten uzun sürmemektedir. Laparaskopik teknik kullanılarak yapılan ameliyatlarda bu tekniğin getirmiş olduğu bazı kısıtlamalardan dolayı biraz daha uzun sürebilir. Genellikle ameliyatın olduğu gün serviste takip edilerek ameliyattan sonraki gün hastalar önerilerle evlerine gönderilir.

Aramalar: miyom çıkarma ameliyatı nasıl gerçekleştirilir , mıyom operasyonu , miyomun ameliyatla tedavisi

Miyom Neden Olur? Miyomun Belirtileri Nelerdir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Miyom Nedir? Miyomlar benign dediğimiz iyi huylu (kansere yol açmayan) urlardır. Miyomların oluşma nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte genetik bir yatkınlık olduğu söylenir. Ailesindeki kadınlarda miyom olan kişilerin kendilerinde de miyoma rastlanması daha sık olarak görülmektedir. Miyom toplumda çok fazla kişide bulunmaktadır. Hemen hemen 100 kişiden 40'ında miyoma rastlayabiliriz. Miyom görüldüğü üzere çok sık görülen iyi huylu bir hastalıktır. Bu sebeple vücudunda miyoma rastlanması endişe uyandırıcı bir durum değildir. Bir çok kadında görülür.

Miyom Belirtileri Nelerdir? Miyomlar kadınlık hormonuna bağlı olarak büyüdüğü için rahim iç duvarına baskı yaparsa yani endometrium adını verdiğimiz kanayan bölgemize basarsa adet kanamalarımız uzun sürecek, pıhtılı ve bol kanlı gelecektir. Çok kanayıp çok pıhtılı olduğu için adet sancımızın şiddeti artacaktır. Daha çok büyürse adet dışı kanamalara da yol açabilir. Yani adet düzeni tamamen bozulabilir. Rahimin ön duvarına doğru büyürse bu bölgeye idrar torbası yakındır. İdrar torbasına bastığında da sık idrara çıkma, idrara çıkışlarda az miktarda idrar çıkarma gibi semptomlara yol açabilir. Miyom arkaya yani kalın bağırsağa doğru büyümüşse bu sefer dışkı yapmada bazı problemler ortaya çıkarabilir. Kabızlığa neden olabilir. Bu yönde büyümelerin sebep olduğu bir diğer etki ise kadınların tuvaletinin geldiğini sanarak tuvalete gitmelerine sebep olmasıdır. Tuvalete gidilir fakat dışkılama yapılamaz. Miyomun rahatsızlık vermesi büyümesiyle alakalıdır. Miyom ne kadar çok büyürse o kadar çok rahatsızlığa yol açacaktır.

Aramalar: miyom neden oluşur , miyomun belirtileri nelerdir , mıyom niçin olur , mıyom oluşumu , mıyom belirtileri

Miyom Nedir? Myom Ne Demektir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Rahimin bir kas tabakası vardır. Buna myometrium denir. Rahimin kas dokusu üzerinden çıkan iyi huylu tümörlere miyom denir. Miyomlar iyi huylu kitleler olduğundan kanser oluşturması söz konusu değildir. Miyomların rahatsız edici yanı rahimdeki adale dokusu üzerine büyümeye devam etmeleridir. Miyomlar kadınlık hormonu östrojene bağlı olarak gelişen selim urdur. Kadınlık hormonu ne kadar fazla ise o kadar büyümeye devam edecektir. Kadınlık hormonunun bittiği menopoz döneminden sonra bu miyomlar küçülecektir. Daha çok üreme çağında olan, adet gören, hormonları iyi çalışan kadınlarda görülmektedir. Aşağıdaki miyom türlerinin rahim içinde nasıl bulunduklarını gösteren bir resimdir.

miyom nedir myom nedir miyom ne demek

Aramalar: miyom nedir , myom nedir , mıyom ne demek

13 Eylül 2011 Salı

Kaç Aylık Hamileyim? Nasıl Hesaplarım?

Sponsorlu Bağlantılar:

Tıbbi açıdan, hamilelik hafta hafta hesaplanıyor fakat anneler bunu ay olarak da bilmek istemektedirler. Kadın doğum uzmanları 9 ay 10 gün dediği zaman buna 14 günlük yumurta hücresinin olgunlaşma süresi de dahildir. Yani gebelik ana rahmine düştüğü andan itibaren hesaplanmamaktadır. Son adet tarihinin ilk gününden itibaren bir yumurta hücresi, kadının sol veya sağ yumurtalığında olgunlaşmaya başlamaktadır. Bu 14. günü dölleniyor, ondan sonra da adet gecikmesi de 4 haftalık o süreç sonunda yani son adet kanamasının üzerinden 4 hafta geçecek buna 4 haftalık gebelik diyoruz. Anne adayları kadın doğum uzmanlarına gebeliğin aslında 5. haftasında geldiklerinde 3. haftalık hamile olduklarını söyleyebiliyorlar. 3 hafta önce hamile kaldığı iyi hatırlıyorsa bunun üzerine 2 haftalık yumurtlama süreci de eklenir. Karışıklığı ortadan kaldırmak için gebelik son adet tarihinin ilk gününden itibaren hesaplanır. Günümüzde hemen her kadının evinde internet vardır. İnternet üzerinde bir çok gebelik hesaplayıcı uygulamalar mevcuttur. Bu hesaplayıcılara son adet tarihinin ilk gününü doğru girerek gebeliğinizin kaçıncı ayda veya haftada olduğunu hesaplayabilirsiniz. Burada dikkat edilmesi gereke son adetin ilik günü girilmelidir son günü değil. Yani ilk damlanın görüldüğü gün buraya girilmelidir. Bu hesaplayıcılar olmaksızın elle kendiniz hesaplamak isterseniz öncelikle elinize bir takvim almanız gerekir. Son adet tarihinizin ilk gününü takvime işaretleyeceksiniz. Örnek verecek olursak Temmuzun 1'i son adet tarihinizin ilk günü. Temmuzun 7'sinde bir hafta geçmiş olur. Temmuzun 14'ünde gebeliğin 2. haftası tamamlanmış olur. Bu şekilde devam ederek hesaplayabiliriz. Eğer bebeğinizin muhtemel doğum tarihini hesaplamak istiyorsanız son adet tarihinizi bir yere yazın. Örneğin 22 Mayıs olsun. Güne 7 gün ekliyoruz. 7 gün ekleyince 29 Mayıs oluyor. Ay kısmından da 3 ay çıkartıyoruz. Yani mayısdan 3 ay çıkartırsak Şubat olur. Mayısı saymayarak 3 ay geriye gidiyoruz. Buradan da şu sonuca varırız; Son adet tarihi 22 mayıs olan birisinin, bebeğinin muhtemel doğum tarihi 29 şubat olur.

Aramalar: kaç aylık hamile olduğumu nasıl hesaplarım , bebeğim ne zaman doğacak , bebeğimin doğum tarihini nasıl bulurum , hamilelik hesaplama , bebeğin muhtemel doğum tarihi nasıl hesaplanır

Neden Horlarız? İnsanlar Neden Horlar?

Sponsorlu Bağlantılar:

Horlama, uykuda solunum esnasında ortaya çıkan bizi rahatsız eden gürültülü sestir. Horlamaya birçok şey neden olur. Temel anlamda solunum esnasında ağızdan başlayıp akciğere kadar olan bütün yol boyunca olabilecek darlıklar, şişlikler veya yapısal bozukluklar horlamaya neden olurlar. Horlama toplumda çok yaygın olarak görülen hastalıklardan biridir. İnsanların yaklaşık olarak %45'i arasıra, %25'i ise sık şekilde horlar. Horlama erkeklerde, bayanlara nazaran daha sık görülmektedir. Bunun sebebi de hormonal kaynaklı etkilerdir. Kadınlarda menopoz döneminden sonra horlama da artış görülmektedir.

horlamanın nedenleri hormaya ne neden olur neden horlarız

Burnumuzda kemik eğriliği, kronik sinüzit, burun eti şişliği, burun polipleri veya nefes almamızı engelleyen tümörler horlamayı arttıran faktörlerdir. Yine aynı şekilde ağızda dilin büyüklüğü, dil kökünün büyüklüğü, küçük dilin sarkık veya uzun olması, yumuşak damağın sarkması, geniz eti ve genizde bulunan tümörler, diğer bir taraftan gırtlak üzerinde bulunan ve yediğimiz gıdaların soluk borusuna kaçmasını engelleyen epiglod dediğimiz gırtlak kapağının yanlış eğimli olması ya da bulunduğu bölgeyi daraltması horlamaya neden olur.

Aramalar: İnsanlar neden horlar , neden horluyoruz , horlamanın nedeni nedir

Horlama Sorununun Tedavisi Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Horlama tedavisi genel anlamda horlamanın kaynağına bakarak yapılmalıdır. Yani burunda solunumu zorlaştıran bir kemik eğriliği varsa bu düzeltilmeli, burun etinde şişlik varsa giderilmeli, kronik sinüzit rahatsızlığı varsa ortadan kaldırılmalı, polipler varsa temizlenmelidir. Buna benzer kaynağa yönelik sorunlar varsa öncelikle hepsi ortadan kaldırılmalıdır. Aynı şekilde ağız içerisinde dil kökü küçültülmeli, eğer uvula(küçük dil) büyükse kısaltılmalı, büyük geniz eti ve büyük bademcikler ortadan kaldırılmalıdır. Fakat yapılan tüm bu tedavilere rağmen bazı hastalarda horlama sorunu tamamen ortadan kalkmayabilir. Horlama tedavisi için altın standart uyku testi(polisomnografi) adını verdiğimiz tetkiktir. Ameliyat olması tavsiye edilen ciddi hastalarda mutlaka ameliyat öncesi bu test yaptırılmalı ve tedavi planı buna uygun şekilde hazırlanmalıdır. Son zamanlarda buna eklenen çok ciddi bir yaklaşım vardır. Ameliyat öncesi hasta hafif bir şekilde uyutulup horlamanın yeri flexible endoskoplarla saptanır ve horlamanın olduğu yere göre cerrahi operasyon uygulanır. Bunun başarı oranında %90'lar kadar ciddi bir payı vardır. Horlayan kişilerin akşam yemeğini erken yemeleri ve yemek yedikten sonra en erken 3-4 saat sonra uykuya dalmaları uygundur. Son olarak ta alkol kullanmanın da horlama üzerine büyük bir etkisi olduğu bilinmektedir.

Aramalar: horlamanın tedavisi nedir , horlamamı nasıl önlerim , horlama nasıl önlenir

Horlamanın İlaçla Tedavisi Var Mı?

Sponsorlu Bağlantılar:

Bugün tıbbın geldiği yerde horlamayı ilaçla çözebilecek bir yol henüz mevcut değildir. Horlama için önerilen bazı ilaçlar vardır. Bunları farklı mekanizmaları vardır. Bu ilaçların bir kısmı solunumu aktivite ederken bir kısmı da uykuyu daha yüzeyel bir hale getirip, horlamanın belirgin olduğu, kasların gevşediği derin uyku fazını kısaltan ilaçlardır. Bunların dışında bazı antidepresan özellikli ilaçlar horlama için kullanılmıştır. Lokal olarak boğazda kullanılan yağlanmayı amaçlayarak sesi düşüren ilaçlar da vardır. Fakat bunların hiçbirinin etkili bir şekilde horlamayı yok ettiği görülmemiştir.

Horlama Nasıl Önlenir? Horlamanın Çözümü

Sponsorlu Bağlantılar:

Yanımızda yatan birinin horlamasını önlemek için ilk olarak uyuma pozisyonu önemlidir. Horlama daha çok sırtüstü yatarken görülür. Omuz üzerine yan yatarak horlamayı önleyebilir ya da azaltabiliriz. Bu yüzden yanımızda horlamasında rahatsız olduğumuz kişinin pozisyonunu değiştirmek faydalı olacaktır. Yastığımızın durumu da çok önemlidir. Yatarken başımızın ve onunla birlikte çenemizin eğilmesi dokuları birbirine yaklaştırır. Bu yüzden horlama artacaktır. Başımızın daha dik durduğu bir pozisyonda horlamayı azaltabiliriz. Yatarken başımızı biraz yüksekçe bir yastığa koyarsak horlamayı azaltabiliriz. Bu şekilde dil kökünün geriye düşmesi azalacak hemde burunu açarak horlamayı azaltacaktır. Yattığımız alandaki havanın kuru olması da horlamayı arttıran etkenlerden biridir. Yatak odamızın havasının nemli olması burundaki mukoza yapısını da nemli tutacaktır. Bu yüzden horlama azalacaktır.

horlama nasıl önlenir horlamanın tedavisi horlamaya çözüm

Bunların dışında horlama önlemek üzerine geliştirilmiş bazı spreyler, nemlendiriciler ve yumuşatıcılar kullanılabilir. Horlama oluyorsa nefes almada bir rahatsızlık söz konusudur ve kişi en rahat nefes aldığı pozisyonda uyuyarak bunun üstesinden gelebilir. Çünkü horlamanın önlenmesi genel durumlar dışında kişiden kişiye de farklı durumlarda ortaya çıkabilir. Horlamamızı engelleyen doğru yatış pozisyonunda rahat edemeyebiliriz. Çünkü aslında solunum açısından rahatsızlık verici de olsa vücudumuz bu pozisyonda yatmaya alışmıştır. Kendimizi doğru pozisyona bir kaç gün zorlarsak vücudumuz buna alışacak ve artık solunum açısından doğru pozisyonda uyumak mümkün olacaktır.

Aramalar: horlama nasıl önlenir , horlamanın çözümü , horlamaya karşı ne yapılabilir , kocam çok horluyor ne yapabilirim

12 Eylül 2011 Pazartesi

Hamilelik Testi Ne Zaman Yapılmalıdır?

Sponsorlu Bağlantılar:

Bir kadın eğer gebelikten şüphe ediyorsa, cinsel ilişkide bulunduğu o ay korunmamış-sa, çocuk istediği ya da istemediği için gebelik testi yaptırmak istiyorsa öncelikle adet gecikmesini beklemelidir. Adet gecikmesi yapıldıktan sonra bir test alacak eğer bu testin sonucu pozitif çıkarsa hamile kaldığından emin olabilir. Çünkü bu idrar testinin hassasiyeti %99'unda üzerindedir. Çünkü idrarda çıkan Beta Hcg dediğimiz gebelik hormonunu tespit ettiğini gösterir. Çünkü bu tür testler Beta Hcg dışında hiçbir maddeden etkilenmez.

hamilelik testi , gebelik testi

Eğer hemen adet gecikmesi günü veya sonrasında yaptığı test pozitif çıkmışsa bu pozitif çıkması demek illa ikinci koyu çizginin pozitif çıkacağı anlamına gelmez. Hafif bir çizgi de görülse onu pozitif olarak kabul etmek gerekir. Ama esas sorun negatif çıkması durumunda ortaya çıkar. Negatif çıkarsa hamile olmadığına maalesef emin olamaz. Eğer çok kuvvetli şüphe duyuyorsak hamile olmadığımıza emin olmak için ya doktora gidim kan testi istememiz gerekir ya da bir kaç gün sonra testi tekrar etmemiz gerekecektir.Eğer bir kaç gün sonraki testte pozitiflik var ise hamilelik var demektir.

Aramalar: gebelik için idrar testi , hamilelik testi ne zaman yapılır , hamile olup olmadığımı nasıl anlarım , gebelik olduğu nasıl anlaşılır

Meme Dikleştirme Nasıl Yapılır? Göğüs Dikleştirme Ameliyati

Sponsorlu Bağlantılar:

Büyük memeler toplumumuzda en çok görülen kadın rahatsızlıklarından biridir. Büyük bir göğsü taşımak boynumuzda adeta torba gibi bir yük olduğundan, boyun ağrısı ve başka tip şikayetlere de sebep olmaktadır. Büyük göğüslü kişilerde tümörü bulmak erken teşhis koymak da zorlaşmaktadır. Bu sebeplerden dolayı birçok kişiye meme küçültmesi önerilmektedir. Meme büyük olduğu için sarkmada görülmektedir.

büyük memelerde meme küçültme ve dikleştirme

Meme küçültme ve dikleştirme ameliyatı ile meme başları olması gereken yere getirildikten sonra fazlası çıkartılarak meme yeniden şekillendirilir ve toparlanır. Hacmini küçülterek yan kısımlardan çekildiği için orta hatta bir miktar koltukaltında ki yağlarda azaldığı için beden çevresi daralır. Hastalar bir beden de küçülebilmektedir. Aslında kıyafetlerde beden dediğimiz 86, 88 gibi sayılar göğüs çevresinin ölçümüdür. A,B ve C sütyen kabıdır. Bu ameliyatla kap küçültülür fakat çevresi de anlatıldığı gibi bir miktar küçültmüş olunuyor. Bu hastalarda meme başının yukarıya alınmasından dolayı meme başı etrafında çevresel biz iz oluşur. Ayrıca dikey deri fazlasının çıkartıldığı, memeye konik şekli yeniden verildiği için için bir çizgi halinde dikiş izi olacaktır. Bu mümkün olduğunca dikey olarak yapılmaktadır. Fakat bazı çok iri göğüslü kadınlarda kalın, fazla deri olduğundan bu dikey çizgiye yerleştirilemeyebilir. Böyle durumlarda kısa tert T harfi şeklinde kesi yapılır. Bu da meme kıvrımı içerisinde kalacağından dolayı bu ek kesi hastayı rahatsız etmeyecektir.

Aramalar: göğüslerim çok büyük , göğüs nasıl küçültülür , memelerim çok büyük küçültmek istiyorum , memelerim büyük ve sarkık , sarkık ve büyük memeler nasıl dikleştirilir , göğüs dikleştirme ameliyatı nasıl yapılır

Memeler Neden Sarkar? Göğüs Sarkması

Sponsorlu Bağlantılar:

Memeler vücut dışı organlardır. Vücudun dışında olduğu için askı sistemi çok iyi değildir. Bu yüzden de yer çekimine direnç gösteremez. Bunun için yıllar içinde aşağı doğru sarkacaklardır. Fakat bu sarkmayı fazlalaştıran başka etkenlerde vardır. Çok genç yaşlarda olmaması gereken durumda ise meme başları buna meme sarkması denir. Sarkmanın düzeyini ölçmede meme başının yeri, özellikle meme altındaki fold dediğimiz meme-deri kıvrımının altına indiğinde meme sarkmış deriz. Fold aşağıdaki resimde görülen alandır.
fold nedir folt nedir

Genellikle hormonal nedenlerle, hormonların değiştiği durumlarda artar. Hamilelikte meme doğal olarak büyüyüp hacmen artacağı için meme başı da doğal olarak yer değiştirecektir. Annenin süt vermesi bitip sütten kesildiğinde meme biraz küçülür. Hatta bazı kişilerde içi tamamiyle boşalır. Bu durumda bazı deri tiplerinde derinin askısı daha sıkı olduğundan meme tekrar dikleşir. Bunda genetik yapının rolü de büyüktür. Bazı kişilerde ise gebelikten sonra süt verme işlemi bittikten sonra bile meme kendini toparlayamaz ve sarkık kalır.

Aramalar: göğüs neden sarkar , memelerde sarkma , meme sarkması

11 Eylül 2011 Pazar

Hazımsızlığa İyi Gelen Bitkiler Nelerdir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Hazımsızlık sorunu için en etkili iki bitki rezene ve zencefildir. Bir tatlı kaşığı kuru rezeneyi bir çay bardağı kaynarmış suda 10 dk beklemek suretiyle demlenerek içilir. Zencefilin de taze formu veya kuru toz formu kullanılarak çay gibi yine 10 dk kadar demlenip içilir. Hazırladığımız bu bitkisel formülü yemeklerden sonra tüketmeliyiz. Hazımsızlığa baharatlarda çok iyi gelmektedir. Kimyon, karabiber, kırmızıbiber ve safran gibi baharatları tercih edebiliriz. Yemeklerin hemen arkasından meyve tüketmek doktorlar açısından pek doğru bir hareket olarak görülmez. Fakat bu konuda iki istisna meyve vardır. Bunlar ananas ve papaya meyveleridir. Bu meyveler içerisinde sindirim enzimleri bulunduğundan yemeklerden sonra bir kaç dilim yenildiğinde sindirime yardımcı olacak ve hazımsızlık sorununu giderecektir.

Aramalar: hazımsızlık nasıl geçer , hazımsızlığa neler iyi gelir , hazımsızlığın bitkisel tedavisi , hazımsızlığa iyi gelen bitkisel formüller

Mide Ekşimesi Nasıl Geçer, Bitkisel Tedavisi

Sponsorlu Bağlantılar:

Mide ekşimesi halk arasında sık görülen bir sağlık sorunudur. Mide ekşimesi başka bir hastalığın göstergesi olarak da kişide görülebilir. Bu yüzden çok önemlidir. Mide ülseri veya gastrit nedeniyle mide ekşimesi olabilir. Bizim için mide ekşimesi uyarı niteliği taşıyabilir. Mide ekşimemiz başladığında mide asidini tamamen sıfırlayan ilaçlara ve sıvılara hemen atılmamak gerekir. Ülkemizde bu hataya çok sık rastlıyoruz. Birçok gelişmiş ülkede uzman doktor onaylı hatta heyet raporuyla birlikte yazılan mide asidini yok eden ilaçlar, ülkemizde eczanelerden kolaylıkla alınıp gelişigüzel kullanılabilmektedir. Bu konu çok önemli olduğu için mide ekşimesinde hemen ilaç alınmamalıdır. Öncelikle basit ve doğal yöntemlere başvurmak gerekir. Bu doğal tedavilerin başında karbonatlı su içmek gelir. 1 çay kaşığı karbonatı bir bardak ayrana veya bir bardak doğal maden suyu sodasına karıştırarak içebiliriz. Bu yöntem en risksiz ve kısa vadede en uygun yöntemdir. Mide ekşimesi önemli sorunlara işaret olabileceğinden mutlaka bir doktora başvurmamız gerekir. Eğer doktora gittiğinizde bu yönde altta yatan başka neden çıkmadıysa yine bitkilerden sindirime yardımcı olan kimyon, rezene gibi basit kullanılabilen ve güvenilir bitkilere başvurabilirsiniz. Bunları çay gibi demleyerek tüketebiliriz. Bir çay kaşığı kimyon, bir çay kaşığı zencefil ve bir çay kaşığı rezeneyi iki çay bardağı su ile porselen demlikte 10 dakika demleyerek. Gün içerisinde istediğimiz gibi tabi özellikle yemeklerden sonra içerek mide ekşimesi problemimizi azaltabiliriz.

Aramalar: mide ekşimesine hangi bitkiler iyi gelir , mide ekşimesi nasıl geçer , mide ekşimesi için ne yapılır , mide yanmasında ne yapılabilir

Mide Bulantısına Ne İyi Gelir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Mide bulantısı çok yaygın görülen bir rahatsızlıktır. Hemen herkesin hayatında en az bir kaç defa başına gelen ve kendisini çok çaresiz hissettiği bir sorundur. Mide bulantısında ilaç tedavisine başlamadan önce ilk olarak bitkilerden yardım alabiliriz. Mide bulantısına iyi gelen bitkilerin başında zencefil gelir. Zencefil çok önemli bir bulantı giderici etkiye sahiptir. Baş ağrılarına eşlik eden mide bulantılarında, sindirim sistemine etki eden mide bulantılarında ve hatta kemoterapi ve radyoterapi gibi önemli hastalıkların tedavisinde kullanılan ağır ilaçların bulantılarında oldukça faydalı ve yan etkisi olmayan bir bulantı giderici bitkidir. Bulantı gidermeye yardımcı olan bir diğer bitki grubu ise nane, fesleğen gibi okaliptüs grubu kokulu bitkilerdir. Bunları ister koklayarak istersek de çaylarını demleyip içerek mide bulantımızı giderebiliriz. Geçici mide bulantısı rahatsızlığı taşıyan kişiler yanlarında ufak bir şişe nane yağı taşıyarak, bulantıları başladığında bu şişeden koklayarak bulantılarını bastırabilirler. Eğer bu yeterli olmuyorsa bir tatlı kaşığı naneyi bir su bardağı kaynamış suda demleyip içerek bulantımızı yine önemli oranda azaltabiliriz. Nanenin etkisi zencefil kadar etkili olmamakla birlikte hafif mide bulantılarında işe yarar.

Aramalar: mide bulantısına ne iyi gelir , mide bulantısına bitkisel çözüm , mide bulantısı nasıl giderilir

Gaz Çıkartmaya Ne İyi Gelir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Sindirimi arttıracak ve gazı giderecek en önemli, en zararsız, çocuklarda bile gönül rahatlığıyla kullanabileceğimiz bitki rezenedir. 6. aydan itibaren bebeklerde bile güvenle kullanılır. Rezene kullanımı halk arasında yüzyıllardır süregelen bir bitkisel tedavi yöntemidir. Kullanımı da çok basittir. Bir çay kaşığı rezeneye, bir çay bardağı su eklenecek şekilde oranlanarak demlenir ve bebekler için günde iki defa çay bardağının dörtte biri kadar içirilir. 2. yaşından büyük çocuklar için yine günde iki defa bir kahve fincanı olarak içirilir. Yetişkinlerde ise günde iki defa olmak üzere iki küçük çay bardağı kadar içebilir. Rezenenin yanı-sıra gaz oluşumunu engelleyen diğer bitki zencefildir. Yemeklerden sonra zencefil çayı içmek veya yemeklerde zencefil kullanmak gaz oluşumunda oldukça yardımcıdır. Zencefili kuru halde veya taze olarak tüketilebilir. Kurutulmuş toz halinde bir çay kaşığı zencefili bir bardak kaynamış suya koyup 15 dakika demlenmesini bekledikten sonra içebiliriz. Gaz oluşumunu engelleyen baharatlarda vardır. Karabiber, kırmızı karabiber,beyaz karabiber, kimyon ve safranda gaz giderici özelliğe sahiptir. Bu baharatlar içerisinde en etkili olanı kimyondur. Gaz sorunu olan bebeklere 6. aydan itibaren kimyon çayı verilebilir. Yetişkinlerde bir tatlı kaşığı iki bardak su ile 10 dk kadar porselen demlikte demleyerek ağır yemeklerden sonra tüketildiğinde gaz oluşumunu engeller. Kimyon rezene ile aynı familyadan gelen bir bitkidir.

gaz çıkartmaya ne iyi gelir , çok gaz çıkartmak

Aramalar: gaz sorunu için bitkisel çözüm , gaza hangi bitkiler iyi gelir , bağırsak gazları için neler yapılabilir , rezenenin faydaları , rezene nelere iyi gelir , gaz sorunundan hangi bitkiler ile kurtulunur, çok osurmak , çok fazla osurmaya ne yapılabilir , ossurmaya ne iyi gelir

10 Eylül 2011 Cumartesi

Hamilelikte Aşermek, Hamileyken Neden Aşerilir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Aşermenin nedenleri arasından en çok üzerinde durulan hormonsal nedenlerdir. Kadınlarda bilindiği üzere adet öncesinde, menopoz döneminde hormonlara bağlı olarak beslenme alışkanlıkları değişebilir. Gebelikte de bu çok yoğun olarak yaşanabilir. Gebelikteki Beta Hcg dediğimiz gebelik hormonlarına, östrojene veya progesterona bağlı olarak beslenme alışkanlığı, beslenme ihtiyacı ve ihtiyaç duyulan besinler değişebilir. En çok üzerinde durulan konu hormonal konulardır. Bu sadece aşerme şeklinde değildir. Herhangi bir maddeden veya besinden tiksinme şeklinde de karşımıza çıkabilir. Menopozdaki bayanlarda da bazı yiyeceklere ve içeceklere karşı aşırı bir afilite ve tiksinme durumunun görünmesi de hormonlardan kaynaklı bir durumun olduğunun göstergesidir. Bunun yanında kişinin duygusal durumu da aşermede önemli bir faktördür. Kişi kendi kendine bazı şeyleri telkinle geçiştirebilir fakat duygusal anlamda eşinin ilgisini kazanmak isteyen, dar bir çevrede yaşayan veya kalabalık bir ailede yaşadığı halde çok fazla ilgi göremeyen kişilerde, gebeliğini bir ilgi çekmek amacıyla kullanan kişilerde aşerme daha sık görülebiliyor. Bu işin duygusal boyutudur. Bir başka neden de vücudun çeşitli zamanlarda çeşitli gıdalara kendi ihtiyaçları arttığı için ihtiyaç duymasıdır. Örnek verecek olursak vücuttaki kan hacmi arttığında vücudun tuz ihtiyacının artar. Kalori ihtiyacının arttığında şeker ihtiyacı artar canımız tatlı şeyler çeker. C vitamini eksikliğinde de meyve yeme ihtiyacı duymamız, B vitamini eksikliğinden çikolata ihtiyacı duymamız, kalsiyum eksikliğinde süt içmek istememiz gibi durumlar ortaya çıkar. Bunlar vücudun kendi fizyolojisi gereği olan aşermelerdir. Vücut bu ihtiyaçlarını takip eder ve dengede tutmaya çalışır.

hamilelikte aşermek

Konuyla ilgili aramalar: aşermek neden olur , gebelikte aşermek nasıl gerçekleşir , hamileyken neden çok yemek yenir

Diz Ağrısı Nasıl Tedavi Edilir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Diz ağrılarının tedavisinde en önemli başlangıç ilkesi hastalığın adının konmasıdır. Bugün için bize göre yapılan en büyük hata her ağrıyı ağrı kesiciyle geçirmeye çalışmaktır. Genelde insanlar ya başkasından aldığı bir ağrı kesiciyi ya da bir başkasının önerdiği bir ağrı kesici ilacı kullanarak başlayan diz ağrılarını veya diğer ağrılarını tedavi etmeye çalışmaktadırlar. Oysa ki ağrı dediğimiz vücudun alarmıdır, bize vermiş olduğu bir uyarıdır. Vücudumuzun herhangi bir yerinde bir ağrı var ise orada bir problem var demektir. Örnek olarak dizimizde bir menüsküs yırtığı var ve ağrı yapıyor ise bir ağrı kesici alarak bu ağrıyı ancak geçici olarak ortadan kaldırabilirsiniz. Fakat bu sadece menüsküsün dizinizde yamış olduğu hasarı gizler ve vücudun bize ağrıyla yaptığı uyarıyı engeller. Ağrının bu şekilde bastırılması bize faydadan çok zarar getirecektir. Ortopedi hekimlerinin diz ağrısına yaklaşımında öncelikli olarak hastayla diyaloğa girilir. Ağrının ne zaman olduğunu, yürürken mi otururken mi arttığını, gece mi gündüz mü başladığını, herhangi bir yerde basamakları çıkarken zorlanıp zorlanmadığı gibi bir çok soruyla hastalığın kaynağını sorguluyoruz. Bu sorgulamadan sonra mutlaka doktor hastasını el ile muayene etmelidir. Bu muayene yapıldıktan sonra doktor tarafından gerekli görülen laboratuvar ve radyoloji tetkikleri istenir. İstenecek tetkikler genelde röntgen ve MR gibi radyoloji tetkikleridir. Bu tetkikler ışığında hastalığın doğru teşhisi konur. Teşhis konduktan sonra tedaviye geçilir. Tetkikte bir menüsküs yırtığı var ise bunu ilaç veya ağrı kesici ile tedavi etmek mümkün değildir. Menüsküs yırtığı dizin kıkırdak yapısını bozacağı için bu yırtığın mutlaka cerrahi işlemle tedavi edilmesi gerekir.Dizimizde bir kireçlenmede olabilir. Kireçlenme de hastalığın seviyeleri vardır. 1. derece kireçlenme hastalığında cerrahi operasyon düşünülmez. İlaçlar ve fizik tedavi yardımıyla bu kireçlenme giderilebilmektedir. Ama çok ilerlemiş bir kireçlenme hastalığında dizimizin şekli deforme olmuş, bacaklarımız iyice eğilmişse ilaç ve fizik tedaviden fayda göremeyeceğimiz açıktır. Bu durumda cerrahi müdahale yapılmalıdır.

diz ağrısının tedavisi

Konuyla ilgili aramalar: dizdeki ağrı için tedavi , dizde ağrıların olması

Diz Ağrısı Nasıl Geçer?

Sponsorlu Bağlantılar:

Başlangıç aşamasındaki diz ağrısını hafifletmek, azaltmak, ortadan kaldırmak için evde kendi başımıza yapabileceğimiz pratik tedaviler vardır. Diz ekleminin etrafında çok önemli kaslar bulunur. Bunlar yürümemizi de sağlar. Diz eklemi çevresindeki kaslar zayıflamaya başladığı zaman dizimin üzerine binen ağırlık miktarı artar. Diz kaslarımız daha az hareket etmeye başladığımızda, merdiven yerine asansörü çok sık tercih ettiğimizde, daha az yürüdüğümüzde bu kaslar gittikçe zayıflayacaktır. Bu kasların zayıflaması demek dizin üst ve alt kemiğine, diz kapağına binen yükün artması demektir. Diz ağrısını hafifletmek için evde yapabileceğimiz en önemli aktivite egzersizdir. Egzersiz yaparak diz çevresi kaslarımızı kuvvetlendirmektir. Bunun yanısıra başka şekillerde de bu tedaviyi destekleyebiliriz. Örneğin dizimizde henüz başlamış bir kireçlenmemiz varsa, bir spor yaralanmamız varsa egzersiz yaptıktan sonra buz uygulamaları ağrımızı kontrol altına alacaktır. Ağrı kesici kullanmak yerine doğal yöntemler olan egzersiz yapmak ve buz uygulaması yapmak hastalığın başlangıç aşamasında yapılacak en doğru tedavi yaklaşımıdır. Unutmayalım ki ağrı kesiciler sadece o anlık ağrımızı dindirmeye çalışırken egzersiz yapmak ileride oluşabilecek ağrılarında önüne geçer.

diz ağrısı nasıl geçer

Konuyla ilgili aramalar: dizde ağrı , diz ağrısı içine yapılır , dizlerim çok ağrıyor ne yapabiliriz , diz ağrısı nasıl geçer

9 Eylül 2011 Cuma

Hamileliğin 1. Ayında Ne Olur?

Sponsorlu Bağlantılar:

Annedeki 1. Aydaki bulgular hormonların artışından kaynaklanmaktadır. Bunlara örnek verecek olursak; progesteron hormonunun artmasından ötürü bağırsak hareketleri yavaşlıyor. Bağırsak hareketleri azalınca da annede gaz birikimi olur, bu gaz birikimi de annenin karnında şişkinliğe sebep olur. Henüz ortada rahimde bir büyüme yokken annede biriken bu gazdan ötürü annenin karnı büyür. Anneler bunu genellikle bebek sanar. Halbu ki anlattığımız gibi bu gazın verdiği bir şişkinliktir. İkinci olarak sık rastladığımız bulgu ise bulantıdır. Genellikle hamileliğin 1. haftasından sonra bu tip şikayetler başlar. Bulantı ve kusma her gebelikte görülen genel bir bulgu değildir. Bazı gebeliklerde olur, bazen olmayabilir. Gebelik hormonunun en yüksek seviyede olduğu dönem, en çok bulantının görüldüğü dönemdir. Bu da son adet tarihinden sonraki 70-90 'ıncı gün arasında Beta Hcg hormonunun kandaki en yüksek seviyesinin olduğu döneme tekabül eder. Bu hormonun kandaki seviyesi azalmaya başladıktan sonra (3. aydan sonra) bu şikayet giderek azalmaktadır. Bu hormona aldanarak bulantının olduğunu söyleyemeyiz çünkü her gebelikte bu hormon olmasında rağmen bulantının her gebelikte olmadığı bilinmektedir. Kadınların yaklaşık yüzde %60'ında bulantı olur ama sadece %20'lerde çok şiddetli bulantılar görülmektedir. Diğer %20'de ise bulantı hiç olmamaktadır . Hamilelikte bulantı görülmesinin tek nedeni fizyolojik bu değişiklikler olmayabiliyor. Gebelikte sadece gebeliğin bize vermiş olduğu rahatsızlıklara ve gebeliğimize odaklanırsak, kendimizi rahat bırakmazsak ve başka şeylerle ilgilenmezsek bulantı daha fazla görülür. Bu sebeple çok fazla kapalı ortamlarda kalmamak gerekir. Diğer önemli bir değişiklik ise kanamalar görülebilmesi. Kanama olursa bunu mutlaka ciddiye almamız gerekebilir. Düşük tehlikesi ve daha büyük sorunlar olabilir. Sadece kanama var ise düşük tehlikesi olabilir, Kanamanın yanısıra parça felan düşüyorsa durdurulamayan bir düşük olabilir. Parça değil de tamamiyle düşmüş bir gebeliğe ise zaten düşük (abortus, komplet abortus) diyoruz.

Konuyla ilgili aramalar: hamileliğin birinci ayında annede ne gibi değişiklikler olur , hamileliğin 1. ayında vücutta nasıl değişiklikler olur , gebelikte vücuttaki değişiklikler , gebelikte bedenimizde ne gibi değişiklikler oluyor

8 Eylül 2011 Perşembe

Karın Sıkılaştırma Hareketleri, Karın Germe

Sponsorlu Bağlantılar:

Karın bölgesi herkes için önemlidir. Bunun için egzersiz salonlarında yatarak, ayakta veya evde ya da iş yerimizde oturduğumuz yerden yapabileceğimiz karın kasları sıklaştırma hareketleri vardır. İş yerinde oturduğumuz müddet içerisinde pozisyonumuzu bozmadan düzgün bir şekilde oturmak bile egzersiz sayılır. Kambur oturmak hem vücut anatomimiz için yanlış bir pozisyondur hemde karın kaslarını hiç çalıştırmayacaktır. Bu tip oturmayı alışkanlık haline getirmek; boyun, bel ve hatta omuzda bile ileride sakatlanmalara yol açabilir. Oturduğumuzda dik oturmalı, karın ve bel kaslarını gergin tutmalıyız. Böylece, sürekli dik durarak çalışmak, oturduğumuz süre içerisinde karın kaslarımızı çalışır halde tutar. Eğer bu süre daha fazla uzayacak ise bazı basit egzersiz hareketlerinden faydalanabiliriz. Aşağıdaki resimdeki gibi oturarak bir bacağımızı 90 derece açıyla kendimize doğru yaklaştırma hareketini yapabiliriz.

karın kası geliştirme , oturarak egzersiz , karın inceltme hareketi , karın sıkılaştırma

Bu harekette bacağı kendimize doğru çekerken nefesimizi vermeliyiz. Daha sonra diğer bacağı da aynı şekilde kendimize çekerek harekete devam ederiz. Bu hareketi daha da zorlaştırmak istiyorsak iki bacağımızı birbirine yanyana bitiştirerek yapabiliriz. Bu şekilde oturduğumuz yerde sağlıklı bir şekilde karın kaslarımızı sıkılaştırabiliriz. Karnımızın yan bölgelerini çalıştırmak için aşağıdaki resimde gördüğümüz rotasyon(dönme) hareketini uygulayabiliriz.

karın sıkılaştırma hareketleri, karın kaslarını çalıştırma

Bu harekette dik oturarak ellerimizi başımızın arkasında birleştiririz. Daha sonra sağa ve sola tam dönerek hareketimizi gerçekleştiririz. Bu harekette bedenimizin alt kısmı sabit tutmalı ve sadece gövdemizin üst kısmını döndürmeliyiz. Bu hareket doğru uygulanırsa karnımızın yan bölgelerindeki kaslar çalıştırılmış olur.

Konuyla ilgili aramalar: karın kası germe hareketi , karın sıkılaştırma hareketleri , karın bölgesi inceltme