15 Ağustos 2010 Pazar

Anti Depresan İlaçlar (Anti-Depresan İlaçlar)

Sponsorlu Bağlantılar:

Antidepresan İlaçlar, Antidepresan İsimleri

DİKKAT: Antidepresanlar ve diğer ilaçlar arasında sık rastlanabilen et kileşimler aşağıda tanımlanmıştır. Bu tanımlamalar tüm olası etkileşimleri kapsamaz. Bir ilacı bir başka ilaçla -buna reçetesiz satılan ilaçlar da dahil, ek besinlerle ya da diyetle birlikte kullanmadan önce her zaman hekiminiz ve ec zacınıza danışmaksınız.


Monoamino Oksidaz İnhibitörleri (MAOI)

Bu gruptaki ilaçlar isimlerini gösterdikleri işlevden dolayı alırlar. MAOI'leri monoamino oksidaz adında bir enzimi baskılar (aslında yok eder). Mo noamino oksidazlann iki türü vardır, Tip A ve Tip B. Monoamino oksidaz, beyinde duygudurum ve diğer beden işlevlerinin düzenlenmesinden sorumlu olduğuna inanılan ve nörotransmitter adı verilen kimyasal maddeleri me-tabolize eder ya da yıkar. Bu ilaçlar monoamino oksidazı yıkarak, tahminen serotonin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerin düzeyini arttırma yoluyla depresyonu düzeltirler.

Bu, bulunan ilk antidepresan ilaç gruplarından biridir. Monoamino oksizadlar 1950'lerde tesadüfen bulunmuşlardır. Araştırmacılar tüberküloz te davisi için ilaç bulmaya çalışırken bu ilaçların kullanılan hastaların duygudurumlarını düzelttiklerini farketmişler. Depresyon tedavisinde bir MAOI ilk kez 1957 yılında kullanılmıştır.

Bu ilaçlar trisiklikler olarak adlandırılan başka grup antidepresanlann bu lunmasıyla ABD'nde gözden düşmüştür. 

MAOI'lerinin çok fazla kul lanılmamasının bir nedeni tiramin adlı bir maddenin yıkımını önlemeleriydi (nörotransmitterleri yıkan maddeler aynı zamanda tiramini de yıkar). Bir kişi MAOI kullanırken yeterli miktarda tiramin alırsa kan basıncında ani ve tehlikeli bir yükselme olabilir. Hastanın tiramin içeriği yüksek olan yiyecekleri (en çok eski peynirlerde bulunur) alması kısıtlanarak bu sorunla başedilebilir. Bu ilaçları kullanan kişiler yanlarında nifedipin adlı bir ilaç taşıyabilirler. MAOI kullanan bir kişi ensesinde, yüksek tansiyon krizi için tipik olan, zonk-lar tarzda bir ağrı ortaya çıktığında nifedipin alırsa tansiyonu anında dü şecektir.
Diğer yaygın yan etkiler arasında uyuşukluk, ağız kuruluğu, kabızlık ve kişi ayağa kalktığında kan basıncının düşmesi (ortostatik hipotansiyon) bu lunmaktadır. En sonuncusu kısa süreli baş dönmesi ya da anlık bir sersemliğe ya da bilinç kaybına neden olabilir. Bu etkiler bazen, beden ilaca alıştıkça kaybolur. Bu olmazsa bunlar kolayca düzeltilebilir. Örneğin, ortostatik hi­potansiyondan kurtulmak için ayağa yavaş kalkılmalı ve yatıyorsanız önce oturup sonra ayağa kalkılmalıdır.


Diyetin zorluğu, ilacı kullanmadaki tehlikeler ve özellikle yeni an­tidepresanlann bulunması pek çok hasta ve psikiyatristin MAOI'lerini kul lanmaktan kaçınmalarına neden olmuştur. Psikiyatri asistanlık eğitimini yeni bitirmiş uzmanlar arasında MAOl'ü reçete eden birkaç kişiden fazlasını bul makta zorlanırsınız.

Yine de bunlar mükemmel antidepresanlardır. Diğer ilaçlara yanıt vermeyen pek çok kişiye yardımları olmuştur, özellikle atipik depresyonu olanlara ve iki uçlu bozukluğun depresif döneminde olanlara. Aynı zamanda panik atakları, sosyal fobi ve travma sonrası stres bozukluğunun tedavisinde de yararlı olabilirler. Atipik depresyonda yanıt alma oranı % 70-85'tir. Hatırlayacağınız gibi atipik depresyon aşırı uyuma, çok yemek yeme, yorgunluk, duygudurumda tepkisellik ve reddedilmeye duyarlılık ile belirlidir.

RIMA olarak adlandırılan yeni kuşak MAOI'leri vardır (geriye dönüşlü mo-noamin oksidaz A inhibitörleri), bunlar vücut için gerekli tüm monoamin ok sidazı yok etmez. Bu nedenle bunlarda eski MAOflerindeki gibi diyet kı sıtlaması uygulanmaz ve hipertansif krize neden olmazlar. Moklobemid Kanada'da bulunan ancak ABD'nde kullanımı hiçbir zaman resmileşemeyecek gibi duran bir RIMA'dır. Patentinin süresi dolmuştur ve hiçbir firma kâr edemeyecekse gerekli onayı almak için gereken parayı har­canmayacaktır. Neyse ki bazı ilâç şirketleri kendilerine ait yeni RIMA'lar üret mektedirler. Bunlar yakın gelecekte ABD'nde kullanıma girebilirler.

Ancak, klinisyenler eski MAOl'lerine yanıt veren bazı hastaların mok-lobemide yanıt vermediğini bildirmektedir. Bu moklobemidin yeterince yük sek dozlarda verilmemesine ya da monoamin oksidaz B'yi baskılamamasına bağlı olabilir. Tam bir antidepresan etki için monoamin oksidazın hem A, hem de B tipinin baskılanması gerekiyor olabilir. Eski MAOI'lerinden biriyle başarılı şekilde tedavi edildiyseniz o zaman yeni RIMA'lar piyasaya çıktığında bunlardan birini kullanmak istemeyebilirsiniz. Ancak şöyle olabilir, tam etki elde edilebilmek için bir RİMA şu anda piyasada bulunan ve monoamin ok sidaz B'yi baskılayan bir ilaçla birlikte verilebilir (Selejilin).

Selejilin tek başına kullanıldığında da depresyonda faydalı olduğu bu lunmuştur. Diğer hiçbir ilaca yanıt vermeyen hastalarda Selejilin ile oldukça iyi yanıt alındığı görülmüştür.
Sık görülen ilaç etkileşimleri: MAOI ilaçlar antidiyabetiklerle birlikte ve rildiğinde kan şekerinde aşın düşmeye neden olabilirler. MAOI kullanırken narkotik analjezik kullanımı önerilmemektedir. Bu bileşim zaman zaman öl dürücü olabilir. MAOI ve trisiklik bileşimlerinden genellikle kaçınılır. Birlikte kullanılacaksa, halen MAOI kullanan bir kişiye trisiklik verilmemelidir. Ancak trisiklik kullanan birisine MAOI eklenebilir ya da her iki ilaç aynı anda düşük dozlarda başlanabilir. Fluoksetin, sertralin ve paroksetin gibi ilaçlar MAOI'larla birarada verilmemelidir. MAOI kullanıyorsanız reçetesiz satılan değişik soğuk algınlığı ve allerji ilaçlarını kullanmamalısınız.



--


Trisiklik, Trisiklik Antidepresan İlaçlar

Bunlar depresyon tedavisinde ilk zamanlar kullanılan diğer grup ilaçlardır. Bun lar da 1950'lerin sonunda tesadüfen bulunmuştur. İsviçreli bir psikiyatrist imi-piramin adlı ilacın yaklaşık 300 değişik psikiyatrik hasta üzerinde denendiğini ve retarde depresyonu olanlarda işe yaradığını bildirmiştir. Bu ilaç grubu adını antidepresanın kimyasal yapısından alır. Bunlann üç tane halkalan vardır. Dün yada 25'ten fazla trisiklik ve bunlara benzeyen monosiklik (tek halkalı), bisiklik (iki halkalı) ve tetrasiklik (dört halkalı) antidepresan bulunmaktadır. Bunlann nö-rotransmitterlerin, salgılandıkları hücrelere gerialımını engellediklerine inanılır.
Bu bileşiklerin en temel farklılıkları yan etki profilleridir. Örneğin, bazıları genel olarak yatıştırıcıdır ve bu yüzden huzursuz ve uykusuz olanlarda kul lanılır, bunun yanında bazıları daha canlandırıcıdır, o yüzden enerjisi azalmış ve hareketleri yavaşlamış hastalarda yararlıdır. Hepsi, majör depresyon te davisinde kabaca eşit etkiye sahiptir (hastaların yaklaşık yüzde 65-70'i tun lara yanıt verir).


Ancak bazı hastalar birine iyi yanıt verirken diğerine yanıt vermeyebilir. Bu, her birinin serotonin veya norepinefrin geri alımını değişik derecelerde baskılamasına bağlı olabilir. Bazı trisiklikler daha güçlü serotonin geri alım baskılayıcısı, bazıları daha güçlü norepinefrin geri alım baskılayıcısı ve bazıları da dengeli geri alım baskılayıcılarıdır. Pek çok hekim doz ayarlamasına yol göstermesi için trisiklik antidepresanların kan düzeylerini ölçer. Pek çok ilaç için bilinen tedavi edici doz aralığı vardır.

Trisikliklerin sık görülen yan etkileri arasında ağız kuruluğu, bulanık görme, ortostatik hipotansiyon, cinsel işlev bozukluğu (cinselliğe karşı ilgi azalması, ereksiyon sorunları, kadın ve erkekte orgazm olamama) vardır. Depresyonlu kadınların en büyük kaygılan trisikliklerin kilo artışına katkıda bulunma eğilimleridir. Cinsel işlev bozukluğu dışındaki tüm yan etkilerle ko laylıkla başedilebilmektedir. Trisiklik tedavisine başlamadan önce herkesin, ama özellikle kalp damar hastalığı olanların, EKG (kalbin elektrik etkinliğinin kaydı) çektirmesi gerekir. Trisiklikler kalp ritmini etkileyebilir. Bu nedenle yüksek dozda alındıklarında oldukça tehlikelidirler.
Bazı antidepresanlar kronik ağrının, buliminin ve panik bozukluğunun te davisinde yararlıdırlar. Genellikle iki uçlu bozukluğu olanlarda kaçınılır çünkü hipomanik ve manik atakları başlatabilirler.


Trisiklikler artık depresyon tedavisinde tipik olarak ilk seçilen ilaçlar de ğildirler. Pek çok psikiyatrist sertralin gibi daha yeni bir antidepresanla te daviye başlamaktadır. Trisiklikler, ortalama olarak, yeni antidepresanlardan kesinlikle daha az etkili değildirler. (Trisikliklere yanıt vermeyen bazı hastalar yeni antidepresanlara yanıt verseler de tersi de doğrudur.) Trisikliklerin-özellikle hem serotonin, hem de norepinefrin geri alımını baskılayanların-şiddetli derecede depresyonu olan ya da hastanede yatan hastalarda, sadece serotonin alımını engelleyen, sertralin gibi ilaçlardan daha etkili olabileceğine ilişkin kanıtlar vardır.

Yeni antidepresanların sıklıkla trisikliklerden daha fazla reçete edil­mesinin açıklaması, hastaların bunları daha iyi tolere edebilmeleri ve bu ilaçların daha az yan etkiye sahip olmalandır. Kalp-damar hastalığı olanlar için yeni ilaçlar kesinlikle daha güvenilirdir ve bunlarda doz aşımı olması çok daha zordur. Bunlar çok nadiren ağız kuruluğuna, bulanık görmeye veya kilo almaya neden olurlar. Fakat birkaç istisna dışında trisikliklerde gö rülen cinsel işlev bozukluklarının aynılarına neden olurlar. Bunlar ayrıca kendilerine özgü, sıkıntı, sindirim sistemi huzursuzluğu, bulantı ve yumuşak dışkılama gibi, bir grup yan etkiye neden olabilirler (bunlar zaman içinde azalma eğilimindedir).

Venlafaksin ve mirtazepin gibi bazı yeni antidepresanlar hem serotonin, hem de norepinefrin geri alımını baskılarlar. Bunlar şiddetli depresyonlarda faydalı olabilirler. Üstelik trisikliklere özgü yan etki profiline de sahip de ğillerdir.

Sık görülen ilaç etkileşimleri: Trisiklikler antiepileptik ilaçların etkilerini azaltabilirler. Antiepileptik ilaçların dozlarının ayarlanması gerekebilir. Ancak, trisiklikler fenitoin adlı antiepileptik ilacın kan düzeyini arttırabilirler. Varfarin gibi kanın pıhtılaşmasını azaltan ilaçlan trisikliklerle birlikte almak iç kanama riskini arttırır. Trisiklik antidepresanlarla narkotik analjeziklerin kullanılması tehlikeli, hatta öldürücü olabilir. Trisiklik kullanırken alkol almamalısınız. Tri­sikliklerle MAOl bileşimlerinden genellikle kaçınılır. Birlikte kullanılacaksa, halen MAOI kullanan bir kişiye trisiklik verilmemelidir. Ancak trisiklik kul lanan birisine MAOl eklenebilir ya da her iki ilaç aynı anda düşük dozlarda başlanabilir. Trisiklikler ve fluoksetin, sertralin, fluvoksamin ve paroksetin gibi ilaçlar dikkatlice kullanılabilir. Bu ilaçlarla birarada verildiğinde trisikliklerin kan düzeyleri tehlikeli düzeylere yükselebilir. Trisikliklerin kan düzeyleri, flu oksetin, sertralin, fluvoksamin ve paroksetin ile birlikte verildiğinde, dikkatlice izlenmelidir.



--


Seçici Serotonin Geriahnı İnhibitörleri (SSRI)

Bu grup ilaçlar isimlerini antidepresan etkinliklerinin yöntemiyle ilgili hi potezden alırlar, ilaçlar serotonin adlı nörotransmitterin salındığı hücreye geri emilimini engellerler. Bunu norepinefrin gibi bazı diğer nörotransmitterlerin üzerinde hemen hiçbir etkinlik göstermeden yaparlar.
Fluoksetin pazara 1987 yılında girmiştir. Tüm antidepresanlar içinde muhtemelen en ünlüsü ve en çok yanlış anlaşılanıdır (sertralin, paroksetin ve fluvoksamin duymuş olabileceğiniz diğer SSRIlardır). Yirmi milyondan fazla hasta bunu kullanmıştır. Hekimlerin bu ilacı çok fazla verdiğini dü şünmemeniz için şunu aklınızda tutmanız gerekir, depresyonu olan kişilerin ancak küçük bir kısmı doğru tanıyı almakta ve fluoksetin gibi ilaçlarla uygun şekilde tedavi edilmektedir.


Fluoksetin ile ilgili pek çok kötü yayın yapılmıştır. Hastalar sıklıkla bu ilacın kullanımının saldırgan davranışa neden olabileceğinden kaygılanırlar. Bununla ilgili risk büyük ölçüde abartılmıştır. Fluoksetinin öfke patlamalarının ve sinirliliğin tedavisinde etkili bir şekilde kullanıldığını öğrenmek sizi şaşırtacaktır. Kanıt açıktır; Bu ilacı kullanan bireylerin büyük çoğunluğu daha saldırgan değil, daha sakin olmaktadır. Bazı kişilerin fluoksetin kullanırken ters bir tepki gösterebildikleri ve daha ajite ve sinirli olabildikleri doğrudur (ters tepkiler, sadece fluoksetin ile değil, pek çok değişik ilaç kullanılırken de görülebilir). Fakat bu nadirdir ve fluoksetinin depresyonlu kişileri birer katile döndürdüğüyle ilgili hiçbir kanıt yoktur. Hatta bir çalışmada plaseboyla tedavi edilen kişilerde fluoksetinle tedavi edilenlerden daha fazla saldırgan davranış sorunları ortaya çıkmıştır. Fluoksetin kullanırken ajite ve sinirli hale gelen nadir kişilerden biriyseniz o zaman bu ilacı bırakıp başka bir ilacı denersiniz. Aileniz, arkadaşlarınız ve komşularınız güvende olacaktır.

intihar ve fluoksetin arasındaki ilişki nedir? 

Uzmanların yaptığı yayınlar arasında depresyonlu hastalarda fluoksetin kullanımı ile intihar düşüncelerinin ortaya çıkışı arasında ilişki kuran birkaç yayın vardır. Ancak, bu çalışmalar fluoksetinin intihar düşüncesindeki artışın nedeni olduğu yönünde ikna edici kanıtlar sunmamaktadır. İki olay arasındaki ilişki birinin diğerine neden ol duğunu göstermemektedir. Örneğin aralığın 21'inden sonra Kuzey Ya-nmkürede gündüzlerin uzamaya başlaması ile ışık miktarındaki artış, New York ilinde ocak ve şubat aylarındaki kar yağışı miktannın artışıyla ilişkilidir. Ancak ışıktaki artış Büyük Elma'da4 yılbaşından sonra daha fazla kar yağ masına neden olmaz. Fluoksetin, paroksetin, fluvoksamin ile yapılmış dikkatli çalışmalar bütün bu SSRI ilaçların intihar düşüncelerini azalttığı ve hastayı bunların ortaya çıkışından koruduğunu göstermiştir. Fluoksetin, intihar eği limi olan milyonlarca depresyonlu bireyin tedavisinde başarıyla kullanılmıştır ve tartışmasız olarak milyonlarca yaşamı kurtarmıştır. Yine de paradoksal bir tepki riskinin hiç bulunmadığını söyleyemeyiz. Siz, terapistiniz ve hekiminiz mutlaka her zaman birlikte çalışıp yan etkiler konusunda uyanık dav ranmalısınız. Bunu yaparsanız, endişelenmek için bu cümleyi okurken har cadığınızdan daha fazla zaman harcamanıza gerek kalmaz. Hekiminiz, dep resyonunuz için fluoksetin denemeyi öneriyorsa ve siz ilacı deneme konusunda hâlâ rahat değilseniz o zaman sertralin ya da paroksetini deneme konusunda onunla konuşun.

SSRI'lar atipik depresyonun tedavisinde plasebodan daha etkili ola bilmektedir ancak bu etki başlangıçta umulduğu kadar yüksek değildir. MAOI'lere göre kullanımları daha kolay olduğu için hekimlerin pek çoğu ati pik depresyonlu hastalarda tedaviye SSRI'larla başlamaktadır. Bir yanda flu-oksetin atipik depresyonda en çok işe yarayan SSRI olabilir. Diğer yanda bazı hekimler atipik belirtileri olan hastaların tedavisine öncelikle sertralin ya da paroksetinle başlanmasını, sonra fluoksetinin denenmesini önermektedir. Bunun nedeni sertralin ya da paroksetin işe yaramazsa bir MAOl kullanmaya başlayabilmeniz için bunları kestikten iki hafta beklemeniz gerektiğidir. Flu-oksetin vücudunuzdan geç atıldığı için bunu kesip bir MAOI'ne geçmek için beş ya da altı hafta beklemeniz gerekmektedir. Atipik depresyona ait be lirtileriniz bir SSRI'la düzelmiyorsa bazı hekimler hemen MAOI'lerine geçmek yerine SSRI'ı bazı uyarıcı ilaçlarla güçlendirme yoluna gidecektir.

Hastada retarde depresyon varsa bazen fluoksetin diğer SSRI'lardan önce seçilir. Çünkü diğer SSRI'lardan daha uyarıcı olduğu kabul edilir. Anksiyeteli ve ajite depresyon için paroksetin ve fluvoksamin önerilmektedir.

SSRI'lar bipolar depresyonda da etkilidir. Fakat özellikle fluoksetin, bi-polar hastalığa yatkınlığı olan kişilerde bir hipomanik ya da manik atağı tri-sikliklerden daha kolay başlatır.
SSRI'lar depresyon dışında başka durumlarda da etkili tedavi sağlar: Ob-sesif-kompulsif bozukluk, panik atakları, bulimi, travma sonrası stres bo zukluğu, öfke patlamaları ve cinsel sapkınlık gibi pek çok dürtü denetim bo zukluğu. Fluoksetin ve fluvoksamin obsesif-kompulsif bozuklukta tercih edilen ilaçlardır. Obsesif-kompulsif bozukluk tedavisinde genellikle depresyon te davisinde kullanılandan daha yüksek dozlar kullanılır. Tüm SSRI'lar panik bo­zukluğunu etkili bir şekilde tedavi etse de paroksetin ve fluvoksamin en iyi se çenekler olabilir. Hekiminiz paniğiniz için ilaç tedavisini seçtiyse o zaman 5 mg, hatta 2.5 mg gibi düşük dozlarla fluoksetin tedavisine başlayabilir (tipik başlama dozu 20 mg'dır). On miligramdan daha yüksek dozlarda başlamak si nirlilik, huzursuzluk sıkıntı ve hatta paniğe neden olabilir.


SSRI'ların yaygın olarak kullanılmasının bir nedeni de kullanımlarının kolay olmasıdır. Günde bir kez alınmalan yeterlidir. Sindirim sistemi so runlarını azaltmak için hastalara SSRI'ları yemeklerle birlikte almaları önerilir. (Ancak bazı hastalar sertralini aç karnına aldıklarında midelerinin daha az bu-landığını bildirmektedir.) Fluvoksamin dışındaki SSRI'lar, uykusuzluk yapıcı et kilerini en aza indirmek için genellikle sabah alınırlar. Fluvoksamin sıklıkla ya tıştırıcı nitelikte olduğu için yatma vakti alınır. Bunlar katı ve kesin kurallar değildir. Fluvoksamin uykusuzluğa neden olabilir ve bu nedenle bazı kişiler için sabahlan içmek daha iyidir. Diğer SSRI'lar da gün içinde uyku haline neden olabilir (özellikle paroksetin). O yüzden bazı bireyler bunları gece al mayı tercih ederler.

Fluoksetinin 10 mg'lık tablet, 20 mg'lık kapsül ve likit formu vardır.5 Yirmi miligram yaygın olan başlama dozudur. Yine de panik atağınız varsa hekiminiz sizi daha düşük dozlardan başlatabilir. Depresyonu olan kişilerin çoğunluğu günlük 20-40 mg'lık doza yanıt verir. Ancak 6 hafta süreyle 20 mg dozla herhangi bir iyileşme göstermediyseniz ya da çok az bir iyileşme ol duysa o zaman 40 mg'a da yanıt vermeniz pek olası değildir. Kısmen iyi-leştiyseniz ya da iyileşip sonra tekrar kötüleştiyseniz o zaman muhtemelen 40 mg'a iyi yanıt verirsiniz.

Fluoksetinin ayrıca federal Food and Drug Administration (FDA) ta­rafından obsesif-kompulsif bozukluk ve bulimiada kullanımı da onaylanmıştır. Diğer SSRI'lar da, örneğin sertralin, resmi onaylan olmadığı halde bu bo zuklukların tedavisinde kullanılmaktadır. FDA onayının olmaması bu ilaçların obsesif-kompulsif bozuklukta ya da bulimide kullanılmalarının güvenli ol madığı anlamına gelmez.

Sertralinin 50 ve 100 mg'lık tabletleri vardır. Tabletler çentiklidir ve ko layca ikiye bölünebilir. Sıklıkla kullanılan başlama dozu günde 50 mg'dır ve pek çok aile hekimi ve dahiliyeci bu dozda başlar. Ancak, psikiyatristlerin çoğu 25 mg ile başlayıp 4-7 gün sonra 50 mg'a çıkmaktadır. Bu, yan etki or taya çıkışını azaltabilir. (Yaşlı hastalarda bu standart uygulama olmalıdır.) Bundan sonra da doz 5-7 günden daha kısa aralıklarda arttınlmamalıdır. Yan etkiler bir süre devam ediyorsa doz artışını düşünmek için iki hafta ya da daha fazla beklemek gerekir. Sertralinin panik bozukluğu ve obsesif-kompulsif bozukluk için FDA onayı vardır.

Paroksetinin 20 ve 30 mg'lık tabletleri bulunmaktadır.8 Sıklıkla kullanılan başlama dozu 20 mg'dır. Hastaların büyük çoğunluğu günlük 30-50 mg doz lara yanıt verir. Paroksetin özellikle sıkıntılı ve ajite iseniz ve uyumakta güçlük çekiyorsanız yararlı olabilir. Panik bozukluğu ve obsesif-kompulsif bozuklukta kullanımı onaylanmıştır.

Fluvoksaminin 50 ve 100 mg'lık çentikli tabletleri bulunmaktadır. Sık lıkla kullanılan başlama dozu yatma zamanı alınan 50 mg'dır. Kullanılan en yüksek doz 300 mg'dır. Fluvoksamin, Amerika Birleşik Devletleri'nde sa dece obsesif-kompulsif bozukluğun kullanımında onay almıştır. Kısa zaman içinde depresyonda kullanılmak için de onay alması olasıdır. Kırktan fazla ülkede antidepresan olarak kullanılmaktadır. Şiddetli depresyonun te davisinde diğer SSRl'lardan bir miktar daha başarılıdır.

Bazı laboratuvarlarda SSRI'ların kan düzeyleri ölçülebilmektedir ancak he kimler bu tür testleri nadiren kullanmaktadır. Kan düzeylerinin klinik dü zelmeye karşılık geldiklerini gösteren herhangi bir veri yoktur.

Daha önce nöbet geçirme öyküsü olan tüm hastalarda SSRI'ların hepsi dikkatli kullanılmalıdır ve hasta nöbet geçirirse ilaç kesilmelidir.

Tüm SSRI'ların ortak yan etkileri arasında mide bulantısı ve diğer sindirim sistemi rahatsızlıklan, ishal ve uyku hali ya da uykusuzluk bulunmaktadır. Bazı hastalar, özellikle fluoksetin kullananlar, kısa süreli bellek sorunlarından ya kınmaktadırlar. Sık olmamakla birlikte SSRI'lar hareket bozuklukları olarak adlandırılan tablolara neden olabilirler: Titreme, huzursuzluk ve yerinde du-ramama, kas spazmları ve seğirmeler ve yüzde, kol ve bacaklarda ve gövdede istem dışı hareketler.

SSRI'lara özgü ortak bir diğer yan etki de -olasılıkla fluvoksamin bunun dı şındadır- cinsel işlev bozukluğudur. Erkekler ve kadınlar cinsel isteklerinde bir azalma farkedebilirler. Kadınlar orgazm olma zorlukları yaşayabilirler. Er kekler penisteki fiziksel duyumla ilgili azalma ya da değişiklik yaşayabilirler. Boşalma gecikebilir ya da zorlaşabilir. Boşalmanın şiddeti azalabilir ya da bo şalmayla ilgili duyum değişebilir.

Cinsel sorunların ortaya çıkışı SSRI'lara düşük dozlarla başlayıp yavaş yavaş yükseltmeyle azaltılabilir. Eğer cinsel sorunlar ortaya çıkarsa, zaman içinde kaybolabilir. Bazı durumlarda dozun azaltılması işe yarayabilir. Hastada cinsel yan etkileri daha az olan bupropion9 ya da nefazadona geçilebilir.

SSRI'lara ait iki tane daha cesaret kırıcı ancak başedilebilecek yan etki vardır. Birincisi, bazı kişiler uygulanan doza başlangıçtan itibaren iyi yanıt ver mişken antidepresan etki bir süre sonra kaybolabilir. Buna teknik anlamda verilen isim "fluoksetin fiyaskosu"dur (ancak bu sertralin ve diğerleriyle de or taya çıkabilir).

Fiyasko, onunla ilgili düşünmeyi bırakırsanız tuhaf bir şeydir. Bu durumda olan şey şudur: Nörotransmitter sistemleriniz yavaş yavaş düzelme ön cesindeki durumlarına geri dönmüştür. Neden böyle "aptalca" bir şey ya parlar? Çünkü patron böyle olmasını ister. Patron, pek çok kimyasal den genin nasıl sağlanacağıyla ilgili bir sürü emir veren genetik kodunuzdur. Genetik kodunuzda, serotonin sistemine belli bir kimyasal dengeyi (den gesizliği) oluşturması konusunda yönergeler veren bir bozukluk varsa durum böyle olacaktır. Sistem sadece emirlere uyar. Siz ve hekiminiz bu dengeyi kendinize uyacak şekilde değiştirmeye çalışırsınız. Patron bir gün gelir ve çev rede öylece durmakta olan çok fazla miktardaki serotonini farkeder. Patron, çalışanlarından, çalışmalarını ve ortalığı temizlemelerini ister. Her şeyin eski haline döndürülmesini emreder. Başlamak için durumun berbat olmasına al dırmayın. Sıklıkla bu sorunla başetmek için gerekli olan şey doz artırımıdır. Yeterli miktarda serotonin geri alım inhibitörünü etrafa yığınca serotonin ger çekten artacaktır. Patron onlara ne kadar kızarsa kızsın, çalışanlar bundan yeterince hızlı bir şekilde kurtulamayacaktır.

Bazı zamanlarda ortaya çıkan diğer sorun ise zevk alma, enerji ya da mo tivasyonun giderek azalmasıdır. Bunun SSRI'ların dopamin nörotransmitter sistemi üzerine olan dolaylı etkilerinden kaynaklandığına inanılmaktadır. (Pat ron dopamin sistemine ne yapması gerektiğini söylemektedir ancak işçiler onu dinlemez - onlar sarhoştur ve çalışma havasında değildirler.) Bu, sıklıkla SSRI'a uyarıcı ilaçlar ya da bupropion adlı antidepresan eklenerek yeniden düzenlenebilir.

SSRI'lar için sık rastlanan ilaç etkileşimleri: SSRI'larla birlikte kan sulandırıcı (varfarin/kumadin) ilaçlar kullanılacaksa dikkatli olmak gerekir. SSRI'lar trisiklikler ve antiepileptiklerle birlikte kullanılabilir ancak SSRI'lar ikisinin de kan düzeyini arttıracağı için dikkatli olunmalıdır. Özellikle trisikliklerin kan düzeylerinde dramatik artışlar görülebilir (örneğin imipiramin için 2 ile 10 kat arası bir artış olasıdır). Trisikliklerin kan düzeyleri düzenli aralıklarla öl çülmelidir. SSRI'lar ve MAOI'leri birlikte verilmemelidir. Fluoksetinin ke­silmesiyle bir MAOI başlanması arasında en az 5 hafta beklenmelidir. Sert ralin ve paroksetin için iki hafta gereklidir. Antiaritmik ilaçların kan düzeyleri SSRI'lar tarafından yükseltilebilir. Bu açıdan sertralin fluoksetinden daha az sorun yaratıyor gibi durmaktadır.